4 Temmuz 2016 Pazartesi




Dün gece son teravih namazlarımızı kıldık ve biraz önce son orucumuza niyetlendik. Bizleri Ramazan-ı şerifin son gününe erdiren yüce Rabbimize binlerce kere hamd olsun. Yüce Rabbim bugünkü orucumuzu hayır ile tamamlayabilmeyi ve yarın sabah sevdiklerimizle bayramlaşabilmeyi nasip etsin.
Ramazan bir okul. Çok şey öğrendiğimiz ve zorlu sınavlardan geçtiğimiz bir okul. Umarım sınavı geçenlerden, takdir belgesi almaya hak kazananlardan olabilmişizdir.
Yüce Rabbim bir ay boyunca senin rızanı umarak açlığa ve susuzluğa sabrettik. Senin rızanı kazanma arzusundan başka hiç bir şey bizleri kırk derece sıcakta buram buram terlerken önümüzde duran buz gibi suya uzanmaktan alıkoyamazdı. Es- Sabır ismin ile tecelli ettin ve sabredenlerden olabilmemizi nasip ettin. Elhamdulillah.
Yüce Rabbim senin rızanı umarak uykusuz kaldık. Üç dört saat uykunun ardından gün boyu çalışmanın mümkün olabileceğini aslında tahmin ettiğimizden çok daha güçlü olduğumuzu gördük. El-Kaviy ismin ile tecelli ettin bizlere. 11 ay boyunca kapasitemizin ne kadar altında çalıştığımızı, gücümüzü ziyan ettiğimizi fark etmemizi sağladın. Elhamdulillah .

3 Temmuz 2016 Pazar



Meleklerin ve Cebrail Aleyhiselam’ın Rabbimizin izni ile dünyayı şereflendirdikleri , barış ve huzur temennisinde bulundukları kutlu gecenin seherindeyiz. Bu geceyi diğer gecelerden ayıran en önemli özellik Efendimizin “IKRA” emri ile muhatap olması dolaysıyla Kuran’ı Azimuşşan’ın vahyinin başlamasıdır. Yüce Rabbim bizlerin OKU emrini muhatap alan, dünya ve ahiret mutluluğunu yakalayabilmemiz için rehber olarak gönderilen Kuran-ı Kerim’i anlamaya çalışarak okuyan ve okuyup öğrendikleri ile amel edenlerden olabilmemizi nasip etsin. Her günümüz, gecemiz “Kadir” olsun inşallah.
Bu sabah derin bir mutluluk var yüreğimde. Rabbim binlerce kere şükür olsun ki “Su gibi Aziz” olma yolculuğumuzun son durağına geldik.
Bugün sizlerle yüce Rabbimizin “Cezalandırma gücüne sahipken suçluların cezasını hemen vermeyen, sınırsız hoşgörülü”olduğunu ifade eden “El Halim” Esma-ül Hüsna’sını paylaşacağım

1 Temmuz 2016 Cuma


Hamd bizleri Ramazan-ı Şerif’in son Cuma gününe erdiren Yüce Rabbimize
Salat ve selamlar rol modelimiz sevgili peygamberimize olsun.
Rabbim niyetlendiğimiz orucumuzu sağlıkla ve salih amellerle süsleyerek tamamlamayı ve  genel kabule göre Kadir gecesi olduğu düşünülen kutlu geceye ulaşmamızı nasip etsin.
Bugün Rabbimizin “Yarattıklarına  maddi ve manevi genişlik veren, verme kapasitesi sonsuz geniş olan, her şeyi kuşatan“ olduğunu ifade eden “El Vasi” Esma-ul Hüsna’sı var sırada J
Tıpkı “El Habir” ism-i şerifi gibi” El Vasi”  esması da “ El Aziz” ile hiçbir ayet-i kerime de bir araya gelmemiş. Ama  “El Aziz” isminin ana birleşenlerinden olan ve “El Alim” ve “El Hakim” isimleri ile birleşmiş.
Uzun yıllar süren kuran-i araştırmalarının sonucunda ulaştığı “ Aziz” bireyler olabilme formülünü bir kavram haritası şekline getirerek bizlerle paylaşan değerli dostum Prof. Dr. Ayşen Gürcan hocam  El Vasi ismini bu haritaya yerleştirme sebebini şöyle açıklar “ Vasi ismi, her şeyi kuşatan, imkanları sonsuz olup zenginliğini ve kudretini her yerde hissettiren anlamlarıyla Alim ve Hakim isimlerinin birer sonucu gibi kendini göstermektedir. Kavram haritasının sol üst köşesinin köprü değişkeni olan Vasi ismi ile şahsiyet sahibi olmada bize düşen rol göstericiliği ise; çevresine ilmi ve hikmetiyle sahip çıkan, tüm kimsesizlerin kimsesi olmaya gayret eden ve vasilik görevini ilmi ve karar yeteneği ile yerine getiren kişi olmayı öngörmesidir.”

27 Haziran 2016 Pazartesi




22. orucumuza niyetlendik bu sahur.
Yüce Rabbim sen bizlere salih amellerle süslediğimiz bir gün geçirmeyi, akşama sağlıkla varıp sevdiklerimizle beraber iftar yapabilmeyi nasip eyle.
Bugün sizlerle Yüce Rabbimizin, “Tövbe edene yönelen, kullarını tövbeye yönelten, tövbe edenlerin tövbesini her daim kabul eden” olduğunu ifade eden “Et-Tevvab” Esma-ül Hüsna’sını paylaşacağım.
Yüce Rabbimizin af etmeyi ne kadar çok sevdiğini dünkü yazımızda ifade etmiştim. Gaffar, Gafur, Affüv bir Rabbinin olması insanı dünya hayatında yaptığı hataların affı ve ahiret hayatını cennette geçireceğine dair ümit var ediyor. Ancak “Et- Tevvab” ism-i şerifi bize affın durup dururken olmayacağını, af edilebilmek için öncelikle af edilmeyi talep etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
“Et-Tevvab “ Esma-ül Hüsna’sının ilk olarak Medine de inen ayetlerde zikredilmeye başlandığını öğrendiğimde çok heyecanlanmıştım. Kişilerin İslam’la yeni tanıştığı, o güne kadar yaptıkları bin bir kötü davranış için utanç yaşadıkları ve cahiliye devirlerinde yaptıkları davranışların Allah indinde ki yerini merak ettikleri Mekke döneminde Rabbimiz “üzülmeyin ben bütün günahları af ederim, af ettiğim günahları sizin yüzünüze bir daha vurmam” demiş ve kullarına Gaffar, Gafur isimleri ile tecelli etmiş. Mahzun, mağdur Mekke Müslümanlarını kelime-i şehadet getirdikleri andan itibaren geçmiş günahlarının hepsinden temizlendiklerini, toprağa gömdükleri kızları, önce tapınıp sonra yedikleri putları nedeniyle hesaba çekilmeyeceklerini bilmek kim bilir ne kadar rahatlatmıştır.

25 Haziran 2016 Cumartesi


Ramazan-ı şerif’in 20. orucuna niyetlendiğimiz şu saatlerde ilk defa ne yazacağımı bilmeden geçtim bilgisayarımın başına. 
Dün seher vakti Rabbimizin El Habir Esma-ul Hüsnası ile ilgili yazarken “yarın da sıra da Rabbimizin sınırsız af edici ve günahların üstünü örtücü olduğunu anlatan “El Gafur “ ism-i şerifi var” diye düşünmüştüm. Ancak dün sabahtan bu yana yaşadıklarımdan sonra bugün “El Gafur” ismini anlatmak ve ardından da “Gafur, Gaffar, Afüv, Rauf olan Yüce Rabbimiz bize ruhundan üflediğine göre biz de affedenlerden olmalıyız” demek istemediğimi fark ettim.
Üzgünüm. Keşke böyle düşünüyor olmasaydım. Keşke ben de Efendimizin Taif’de yaptığını yapabilip Gaziantep Belediyesi’nin davetlisi olarak verdiğim konferansta söylediğim sözleri çarpıtarak haber yapan gazeteci bozuntuları ve o haberlerin altına benimle ilgili hiçbir bilgi ve fikirleri yokken iğrenç yorumlar yazan insanlarla ilgili “ Yüce Rabbim sen onlara da merhamet et” diyebilseydim. Ama şu an böyle dua edersem bunun hiç de dürüstçe olmayacağının çünkü o yorumları yazanlarla ilgili kalbi duygumun merhamet değil “şaşkınlık” olduğunu itiraf etmeliyim.

20 Haziran 2016 Pazartesi



Ramazan-ı Şerif’ın yarısına geldik 
Bayrama az kaldı. Allah izin verirse iki hafta sonra bugün arife. 
“Önümüzdeki iki haftayı geçirdiğimiz günlerden daha verimli, bereketli geçirelim inşallah“ duası ile başlıyorum bugün ki yazıma 
“Hep hikmetle hükmeden, her hükmünde tam isabet kaydeden, her şeyi yerli yerince yaratan, her işini kusursuz yapan” yani El Hakim olan Yüce Rabbimizin içimize üflediği ruhtan nasiplenip “ hikmetle davranan” ve “doğru hükmeden” bireyler olabilmek için arttırmamız gereken farkındalık üzerine yazmaya devam ediyorum. Dün uzun uzun “hikmetli iş ve söz” üretebilmek için dikkat etmemiz gereken şeyler üzerinde durmuştuk bugün ise hedefimde doğru, adil hükmedebilmenin püf noktaları var.
Türkçe'mizde, tarafların aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için yetkili olarak seçtikleri kişi yada kurumları ve karşılaşmaları, yarışmaları kurallara uygun ve yansız olarak yöneten kimse manasında kullandığımız “Hakem” ve bir konudaki her şeye vakıf olan yada bir davanın hükmünü veren , yargıç manasına gelen “Hakim” kelimeleri ile Rabbimiz esması olan El-Hakim kelimesi aynı kökten geliyorlar. İşte o yüzden Rabbimiz hem hikmet sahibi hem de her işinde doğru hükmeden . Buradan da anlıyoruz ki “Su gibi aziz” bireyler olmak istiyorsak doğru hükmeden, her işinde adil olan ve taraflar arasında hüküm verirken tarafgirlik yapmayan olmak da zorundayız.

19 Haziran 2016 Pazar


Babamın köyünde, eşimin bin bir emekle kurduğu çiftlikte niyetlendim yeni günün orucuna. Çiftlikteki horozlar Ramazan-ı Şerif’in on dördüncü gününe başladığımızı haber vermek için ötüyorlar bu sabah. Şehirde duymayı özlediğim kuş cıvıltıları karışıyor baba horozların sesine. Rabbim bu güzellikle başladığım orucumu hayırla tamamlayabilmemi nasip etsin.
Dün ki yazımda yüce Rabbimizin El Aziz ismi şerif-i ile tam 46 ayet-i kerimede bir araya gelmiş El Hakim esmasının manasından bahsetmiş ve iki ismin bir arada kullanıldığı ayetlerden örnekler vermiştim.
Bugün ise “Hep hikmetle hükmeden, her hükmünde tam isabet kaydeden, her şeyi yerli yerince yaratan, her işini kusursuz yapan” yani El hakim olan yüce Rabbimizin içimize üflediği ruhtan nasiplenip “ hikmetle davranan” ve doğru hükmeden” bireyler olabilmek için arttırmamız gereken farkındalık üzerine birkaç kelam yazacağım .
Hakim yani hikmetle hükmeden bireyler olabilmek için öncelikle “hikmet” kelimesinin manasını tam olarak anlamak gerekiyor. Sözlüklere baktığımızda hikmet kelimesine “Derin anlayış sahibi olma, dinin inceliklerini bilme, anlamak ve bilmek, her şeyi yerli yerine koyma” gibi manaların verildiğini görüyoruz. Hikmet kelimesini bilginin sağduyu, derin bir görüşlülük ile tatbiki diye tanımlayanlar da var. Benim en hoşuma giden tanım ise ; “kişinin her şeyi yerli yerinde yapması, sözde ve amelde isabetli olması, yaptığı işin nihai sebeplerini kavrayabilmesi” ifadesi. Bu tariften hareketle bana göre bir işin hikmetli olabilmesi için“ O işe başlarken yolun sonundaki hedeflerin açık seçik tanımlanması, ardından bu hedeflerin bizim nihai hedefimiz olan Allah’ın rızasını kazanma çabamıza hizmet edip etmediğinin kontrol edilmesi ve son olarak da hedefin gerçekleşmesi için yapılması gereken işlerin alt basamaklarının planlanıp eyleme geçilmesi gerekiyor.”