24 Aralık 2011 Cumartesi

YENİ KİTABIM İÇİN YARDIM ÇAĞRISI

Dünyadaki tüm anneler hamilelikleri süresince “sağlıklı ve hayırlı bir evlada sahip olmak” için dua ederken nasıl oluyor da  bir süre sonra ortaya hedeflenenden oldukça farklı bir ürün çıkıyor diye düşünüyorum yıllardır. Ekran çağının çocuklarını anne babalarının dışında elektronik dadıların büyüttüğü hepimizin malumu. Bundan daha yarım yüzyıl önce çocuklar ana baba, nine dede gibi kendi kültürlerinin temsilcisi rol modellerin arasında onları örnek alarak büyürken bugün onlarca çizgi filim ve  dizi kahramanının etkisi altında kalarak bir “ben“ oluşturmaya çalışıyorlar.   Sonunda da ne İsa’ya ne de Musa’ya yar olamayan bir insan tipi çıkıyor ortaya. Analar duaları askıda kaldığı için, evlatlar hedeflenen insan olamadıkları her daim kafalarına vurulduğu, eleştirildikleri ve kabul görmedikleri için mutsuzlar. Yetiştirmeye çalıştığımız çocuğu bizimle beraber o kadar çok faktör etkiliyor ki bazen her işi bir kenara bırakıp “biz bu işin neresindeyiz?, çocuğumuzun hayatında gerçekten ne kadar etkiniz? Benim hayalim olan hayırlı insanın yetişmesini kimler nasıl etkiliyor?” diye uzun uzun düşünmek gerekiyor. Hem de  başımızı ellerimizin arasına alıp çok ama çok ciddi düşünmek gerekiyor.
                Kendi çocukları için ettiği dualar kabul olmuş bir anne olarak ben, bir yandan yüce Rabbime verdiği birbirinden hayırlı  evlatlar için şükrederken bir yandan da başka annelerin yavrularının kabul edilen dua olmalarını engelleyen faktörler üzerine derin derin düşünüyorum. Düşündükçe ne kadar çok faktörün evlatlarımızı etkilediğini fark ediyor ve dehşete düşüyorum.
Şu günlerde aklımdaki en temel sorulardan biri yeyip içtiklerimiz ve/veya yedirip içirdiklerimiz çocuklarımızı nasıl etkiliyor?  Yaratılış formülüne uygun yetiştirilen yiyeceklere ulaşmak her gün biraz daha zorlaşırken, bir yiyeceğin raf ömrünün uzun olması sağlıklı olmasından çok daha fazla önemsenirken, ailece kahvaltı yapmak, beraberce akşam yemeği yemek nostaljik değerler  arasında yerini alırken çocuklarımızın fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişiminin bunlarda etkilenmediği düşünmek biraz safdillik olurdu. Etkilendikleri kesin ama acaba hangi alanlarda ve ne kadar etkiliyor olabilir? Sorusunun cevaplarını bulmak için yaptığım okumalar durumun tahmin ettiğimden de vahim olduğunu gözlerimin önüne serince bu sefer peki çözümler ne? sorusunu sormaya başladım kendi kendime.
Çocuklarımızın yaşadıkları kontrolsüz enerji patlamalarının  arkasında kan şekerini hızla yükselten abur-cuburların olduğunu, bir süre sonra  kan şekeri düşen çocuğun bu sefer de hırçınlaşıp gereksiz yere öfke patlamaları yaşadığını, atıştırmalıkların içindeki yüzlerce  katkı maddesinin beyin kimyasını etkilediğini  ve  hergün hızla artan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sendromlarının önemli tetikleyicilerinden birinin   çocuklarımızın eline verdiğimiz paketli yiyeceklerin içerdiği katkı maddeleri olduğunu öğrenmek yetişkinler olarak evlerimizi, mutfaklarımızı, kendimizi  ve tabii ki evlatlarımızı pırıltılı ambalajların içindeki zararlılardan korumak için çok daha bilinçli mücadele teknikleri geliştirmemiz gerektiğini bir defa daha hatırlattı.
   Verdiğim seminerlerde bir çok anne babanın   kendi elleri ile aldıkları ve  yavrularını tanıştırdıkları yiyeceklerin dualarının gerçekleşmesinin önündeki  en büyük engellerden birini oluşturduğunun hiç ama hiç farkında olmadıklarını gözlemledikçe bu alanda bir kitap yazmanın hayırlı bir çalışma olacağını düşündüm.  Günlerdir  kitabın hazırlanmasına destek verecek okumalar yapıyorum . Okudukça dehşete düşüyor kendimi yeni yeni savaş alanlarında buluyorum.  Okuduğum her kitap ya da makale canımı biraz daha acıtırken bir yandan da okumadıklarımla neleri kaçırıyorum paniği yaşamama neden oluyor
                Bu yazıyı  yazmamın ana sebebi   okumam gereken kitap yada makaleler konusunda dostlardan yardım talep etmek. Kitapta yediğimiz ve içtiklerimizin fiziksel , ruhsal ve zihinsel gelişimiz üzerindeki olumsuz etkileri ile beraber çözüm yollarını sunmak istiyorum. Bu alanda okuduğunuz ve faydalandığınız eserleri en kısa zamanda benimle paylaşmanız işimi kolaylaştırıp kitabın yazılma hızını arttıracak.
“Yani hocam bu nasıl iş madem bu konu ile ilgili her şeyi bilmiyordun niye kitap yazmaya niyet ettin” diyenlere cevap; her şeyi ben bulursam kitabın teşekkür bölümü boş kalır iyisi mi siz bana bilgi aktarın ben de kitap bitince teşekkür bölümünde adınız yazarak verdiğiniz destek için size teşekkür edeyim J

7 yorum:

  1. hocam geçen hafta oğlum çok hastaydı.. tabiki eşimde bende kendimizi çok kötü hissettik..ve insan hemen neyden oldu diye kendini suçluyor..herhangi bişey yaptığında yada başardığında yaptıklarımız ödül mü yoksa rüşvet mi çok düşündük üzerine..akşama kadar yanında olamayınca geldikten sonra etkili vakit geçirmeyle onu sürekli ödüllendirmeyi karıştırdığımızı anladım.(?)kendimizi suçlu hissediyoruz oğlumuza karşı,en azından biz öyle düşünüyor olabiliriz..işi yemeğe getireceğim bu konuyla ilgili nette gezerken bir yazı okumuştum (eminim sizde okumuşsunuzdur ama)
    Yemek mi Duygu mu?

    Çocuk yetiştirirken yemek konusunda muhtemelen yapılan en büyük yanlış, yemeği duygularla eşleştirmektir. Yemek; sevgi, gurur, hüzün veya arkadaş değildir. Yemek, bedenimizin bizi sağlıklı ve güçlü tutabilmek için ihtiyacı olan yakıttır.

    Yemek sıkça ödül olarak kullanılır. Çocuk iyi bir şey yapar, güzel bir karne getirir, söyleneni yerine getirir ve genellikle dışarı yemeğe fast food lokantasına götürülür, çikolata alınır veya herhangi bir başka yiyecekle ödüllendirilir.

    Çocuğu yemekle ödüllendirmekten çok daha etkili ödüllendirme yolları vardır. Sarılmak, öpmek, ona 'Seninle gurur duyuyorum' gibi sözler söylemek, onu gitmek istediği önemli bir etkinliğe götürmek (konser, tiyatro, sinema), onunla vakit geçirmek (maket yapmak, boyama kitabı boyamak, kitap okumak, bir hikaye uydurmak) gibi davranışlar örnek olarak sayılabilir. Bu tür davranışlar çocukları yiyecekten daha mutlu edecek ve gelişimleri açısından daha sağlıklı olacaktır.

    Yiyecekleri, çocuklar düşüp canları yandığı zaman ya da ağlamaya başladıkları zaman rahatlatma aracı olarak kullanmak sıkça yapılan hatalardan biridir. Çocukların rahatlamak için yiyeceğe alışmaları üzüntü, yalnızlık ve acı hissettikleri zaman da rahatlamak için yemeğe yönelmelerine sebep olabilir. Oysa çocukların o an rahatlamaları için yemeğe değil destek ve ilgiye ihtiyaçları vardır....
    aslında kitap ismi sormuştunuz ama ben içimi döktüm..çünkü kafam çok karışık..:((

    YanıtlaSil
  2. halide sanıyorum senin yaşadığın sıkıntı bugün çalıştığı için yavrusunun bakımını ihaleye veren milyonlarca annenin ortak sıkıntısı. önemli olan hata yaptığını fark etmek. ardından çözüm bulmak her zaman çokdaha kolay oluyor. bugün pazar hadi al yavrunu çık evden . gidin en yakın parka ve oynayın beraber. "ayyy hocam dışarıda kar var nasıl çıkarayım çocuğu" falan deme sakın. sar sarmala ve çık .ben kitap için uğraşırken sizde benim için de koşun parkta :) çocuk mutluluğu sizinle beraber yaşadığı anlarda yakalayınca abur cuburu hayattan çıkartmak çok daha kolay olur .

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Hocam,
    Sözünü ettiğiniz konu, hepimizin hayatının gündemine öyle ya da böyle oturmuş, kanayan yaralardan biri...el attığınız ve bizlerden yardım istediğiniz için teşekkür ederiz. Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü' nde öğretim üyesi olan bir arkadaşım var. onunşa görüşüp, tavsiye edeceği eserleri size bildirebilirim. Çorbada bir tuzumuz olursa ne mutlu...Saygılar. Kolay gelsin...

    YanıtlaSil
  4. çocuklarımıza hazır çorba yedirmeyelim mümkün olduğunca ev yapımı tarhana gibi çorbaları yedirelim ve en kısa zamanda da annemizin ev anneannemizin bize yedirdiği tarhana çorbasını öğrenerek başlayabiliriz bu işe, çünkü tarhananın bir çok derde deva olduğunu biliyorum çok sağlıklı bir çorba....

    YanıtlaSil
  5. eminim biliyorsunuzdur, haberiniz vardır ama hatırlatmakta fayda var; Aidin Salih hanımın bu konuda çok yoğun araştırmaları var. Htta Gerçek Tıp adında bir de kitabı. Çok istifade edeceğinizi düşünüyorum. Kolay gelsin

    YanıtlaSil
  6. Hürriyet hocam ilginiz için teşekkürler, önerilerinizi bekliyorum.
    Nuray tarhana yapmayı anlatacağım inşallah teşekkürler.
    Rumeysa Aidin Salih hayatıma 2 gün önce öneri yazan bir arkadaşla girdi. İnternet üzerinden dinlemeler yaptım. kitabı ısmarladım .İlgin ve önerin için teşekkür ediyorum

    YanıtlaSil
  7. İsmail Tokalak okuyorum, son derece önemli bilgiler veriyor. Tuz, şeker, ekmek, su, abur cubur yemekler, hazır gıdalar, koruyucu maddeler, aromalar, ilaçlar, aşılar, vitamin hapları, deterjanlar, şampuanlar... Belki biraz daha özenli yazılabilirmiş diye düşünüyorum; ama gene de oldukça bütüncül bir bakış sunuyor. Bence okunması gereken kitaplar arasında.

    YanıtlaSil