4 Temmuz 2016 Pazartesi




Dün gece son teravih namazlarımızı kıldık ve biraz önce son orucumuza niyetlendik. Bizleri Ramazan-ı şerifin son gününe erdiren yüce Rabbimize binlerce kere hamd olsun. Yüce Rabbim bugünkü orucumuzu hayır ile tamamlayabilmeyi ve yarın sabah sevdiklerimizle bayramlaşabilmeyi nasip etsin.
Ramazan bir okul. Çok şey öğrendiğimiz ve zorlu sınavlardan geçtiğimiz bir okul. Umarım sınavı geçenlerden, takdir belgesi almaya hak kazananlardan olabilmişizdir.
Yüce Rabbim bir ay boyunca senin rızanı umarak açlığa ve susuzluğa sabrettik. Senin rızanı kazanma arzusundan başka hiç bir şey bizleri kırk derece sıcakta buram buram terlerken önümüzde duran buz gibi suya uzanmaktan alıkoyamazdı. Es- Sabır ismin ile tecelli ettin ve sabredenlerden olabilmemizi nasip ettin. Elhamdulillah.
Yüce Rabbim senin rızanı umarak uykusuz kaldık. Üç dört saat uykunun ardından gün boyu çalışmanın mümkün olabileceğini aslında tahmin ettiğimizden çok daha güçlü olduğumuzu gördük. El-Kaviy ismin ile tecelli ettin bizlere. 11 ay boyunca kapasitemizin ne kadar altında çalıştığımızı, gücümüzü ziyan ettiğimizi fark etmemizi sağladın. Elhamdulillah .

3 Temmuz 2016 Pazar



Meleklerin ve Cebrail Aleyhiselam’ın Rabbimizin izni ile dünyayı şereflendirdikleri , barış ve huzur temennisinde bulundukları kutlu gecenin seherindeyiz. Bu geceyi diğer gecelerden ayıran en önemli özellik Efendimizin “IKRA” emri ile muhatap olması dolaysıyla Kuran’ı Azimuşşan’ın vahyinin başlamasıdır. Yüce Rabbim bizlerin OKU emrini muhatap alan, dünya ve ahiret mutluluğunu yakalayabilmemiz için rehber olarak gönderilen Kuran-ı Kerim’i anlamaya çalışarak okuyan ve okuyup öğrendikleri ile amel edenlerden olabilmemizi nasip etsin. Her günümüz, gecemiz “Kadir” olsun inşallah.
Bu sabah derin bir mutluluk var yüreğimde. Rabbim binlerce kere şükür olsun ki “Su gibi Aziz” olma yolculuğumuzun son durağına geldik.
Bugün sizlerle yüce Rabbimizin “Cezalandırma gücüne sahipken suçluların cezasını hemen vermeyen, sınırsız hoşgörülü”olduğunu ifade eden “El Halim” Esma-ül Hüsna’sını paylaşacağım

1 Temmuz 2016 Cuma


Hamd bizleri Ramazan-ı Şerif’in son Cuma gününe erdiren Yüce Rabbimize
Salat ve selamlar rol modelimiz sevgili peygamberimize olsun.
Rabbim niyetlendiğimiz orucumuzu sağlıkla ve salih amellerle süsleyerek tamamlamayı ve  genel kabule göre Kadir gecesi olduğu düşünülen kutlu geceye ulaşmamızı nasip etsin.
Bugün Rabbimizin “Yarattıklarına  maddi ve manevi genişlik veren, verme kapasitesi sonsuz geniş olan, her şeyi kuşatan“ olduğunu ifade eden “El Vasi” Esma-ul Hüsna’sı var sırada J
Tıpkı “El Habir” ism-i şerifi gibi” El Vasi”  esması da “ El Aziz” ile hiçbir ayet-i kerime de bir araya gelmemiş. Ama  “El Aziz” isminin ana birleşenlerinden olan ve “El Alim” ve “El Hakim” isimleri ile birleşmiş.
Uzun yıllar süren kuran-i araştırmalarının sonucunda ulaştığı “ Aziz” bireyler olabilme formülünü bir kavram haritası şekline getirerek bizlerle paylaşan değerli dostum Prof. Dr. Ayşen Gürcan hocam  El Vasi ismini bu haritaya yerleştirme sebebini şöyle açıklar “ Vasi ismi, her şeyi kuşatan, imkanları sonsuz olup zenginliğini ve kudretini her yerde hissettiren anlamlarıyla Alim ve Hakim isimlerinin birer sonucu gibi kendini göstermektedir. Kavram haritasının sol üst köşesinin köprü değişkeni olan Vasi ismi ile şahsiyet sahibi olmada bize düşen rol göstericiliği ise; çevresine ilmi ve hikmetiyle sahip çıkan, tüm kimsesizlerin kimsesi olmaya gayret eden ve vasilik görevini ilmi ve karar yeteneği ile yerine getiren kişi olmayı öngörmesidir.”

27 Haziran 2016 Pazartesi




22. orucumuza niyetlendik bu sahur.
Yüce Rabbim sen bizlere salih amellerle süslediğimiz bir gün geçirmeyi, akşama sağlıkla varıp sevdiklerimizle beraber iftar yapabilmeyi nasip eyle.
Bugün sizlerle Yüce Rabbimizin, “Tövbe edene yönelen, kullarını tövbeye yönelten, tövbe edenlerin tövbesini her daim kabul eden” olduğunu ifade eden “Et-Tevvab” Esma-ül Hüsna’sını paylaşacağım.
Yüce Rabbimizin af etmeyi ne kadar çok sevdiğini dünkü yazımızda ifade etmiştim. Gaffar, Gafur, Affüv bir Rabbinin olması insanı dünya hayatında yaptığı hataların affı ve ahiret hayatını cennette geçireceğine dair ümit var ediyor. Ancak “Et- Tevvab” ism-i şerifi bize affın durup dururken olmayacağını, af edilebilmek için öncelikle af edilmeyi talep etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
“Et-Tevvab “ Esma-ül Hüsna’sının ilk olarak Medine de inen ayetlerde zikredilmeye başlandığını öğrendiğimde çok heyecanlanmıştım. Kişilerin İslam’la yeni tanıştığı, o güne kadar yaptıkları bin bir kötü davranış için utanç yaşadıkları ve cahiliye devirlerinde yaptıkları davranışların Allah indinde ki yerini merak ettikleri Mekke döneminde Rabbimiz “üzülmeyin ben bütün günahları af ederim, af ettiğim günahları sizin yüzünüze bir daha vurmam” demiş ve kullarına Gaffar, Gafur isimleri ile tecelli etmiş. Mahzun, mağdur Mekke Müslümanlarını kelime-i şehadet getirdikleri andan itibaren geçmiş günahlarının hepsinden temizlendiklerini, toprağa gömdükleri kızları, önce tapınıp sonra yedikleri putları nedeniyle hesaba çekilmeyeceklerini bilmek kim bilir ne kadar rahatlatmıştır.

25 Haziran 2016 Cumartesi


Ramazan-ı şerif’in 20. orucuna niyetlendiğimiz şu saatlerde ilk defa ne yazacağımı bilmeden geçtim bilgisayarımın başına. 
Dün seher vakti Rabbimizin El Habir Esma-ul Hüsnası ile ilgili yazarken “yarın da sıra da Rabbimizin sınırsız af edici ve günahların üstünü örtücü olduğunu anlatan “El Gafur “ ism-i şerifi var” diye düşünmüştüm. Ancak dün sabahtan bu yana yaşadıklarımdan sonra bugün “El Gafur” ismini anlatmak ve ardından da “Gafur, Gaffar, Afüv, Rauf olan Yüce Rabbimiz bize ruhundan üflediğine göre biz de affedenlerden olmalıyız” demek istemediğimi fark ettim.
Üzgünüm. Keşke böyle düşünüyor olmasaydım. Keşke ben de Efendimizin Taif’de yaptığını yapabilip Gaziantep Belediyesi’nin davetlisi olarak verdiğim konferansta söylediğim sözleri çarpıtarak haber yapan gazeteci bozuntuları ve o haberlerin altına benimle ilgili hiçbir bilgi ve fikirleri yokken iğrenç yorumlar yazan insanlarla ilgili “ Yüce Rabbim sen onlara da merhamet et” diyebilseydim. Ama şu an böyle dua edersem bunun hiç de dürüstçe olmayacağının çünkü o yorumları yazanlarla ilgili kalbi duygumun merhamet değil “şaşkınlık” olduğunu itiraf etmeliyim.

20 Haziran 2016 Pazartesi



Ramazan-ı Şerif’ın yarısına geldik 
Bayrama az kaldı. Allah izin verirse iki hafta sonra bugün arife. 
“Önümüzdeki iki haftayı geçirdiğimiz günlerden daha verimli, bereketli geçirelim inşallah“ duası ile başlıyorum bugün ki yazıma 
“Hep hikmetle hükmeden, her hükmünde tam isabet kaydeden, her şeyi yerli yerince yaratan, her işini kusursuz yapan” yani El Hakim olan Yüce Rabbimizin içimize üflediği ruhtan nasiplenip “ hikmetle davranan” ve “doğru hükmeden” bireyler olabilmek için arttırmamız gereken farkındalık üzerine yazmaya devam ediyorum. Dün uzun uzun “hikmetli iş ve söz” üretebilmek için dikkat etmemiz gereken şeyler üzerinde durmuştuk bugün ise hedefimde doğru, adil hükmedebilmenin püf noktaları var.
Türkçe'mizde, tarafların aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için yetkili olarak seçtikleri kişi yada kurumları ve karşılaşmaları, yarışmaları kurallara uygun ve yansız olarak yöneten kimse manasında kullandığımız “Hakem” ve bir konudaki her şeye vakıf olan yada bir davanın hükmünü veren , yargıç manasına gelen “Hakim” kelimeleri ile Rabbimiz esması olan El-Hakim kelimesi aynı kökten geliyorlar. İşte o yüzden Rabbimiz hem hikmet sahibi hem de her işinde doğru hükmeden . Buradan da anlıyoruz ki “Su gibi aziz” bireyler olmak istiyorsak doğru hükmeden, her işinde adil olan ve taraflar arasında hüküm verirken tarafgirlik yapmayan olmak da zorundayız.

19 Haziran 2016 Pazar


Babamın köyünde, eşimin bin bir emekle kurduğu çiftlikte niyetlendim yeni günün orucuna. Çiftlikteki horozlar Ramazan-ı Şerif’in on dördüncü gününe başladığımızı haber vermek için ötüyorlar bu sabah. Şehirde duymayı özlediğim kuş cıvıltıları karışıyor baba horozların sesine. Rabbim bu güzellikle başladığım orucumu hayırla tamamlayabilmemi nasip etsin.
Dün ki yazımda yüce Rabbimizin El Aziz ismi şerif-i ile tam 46 ayet-i kerimede bir araya gelmiş El Hakim esmasının manasından bahsetmiş ve iki ismin bir arada kullanıldığı ayetlerden örnekler vermiştim.
Bugün ise “Hep hikmetle hükmeden, her hükmünde tam isabet kaydeden, her şeyi yerli yerince yaratan, her işini kusursuz yapan” yani El hakim olan yüce Rabbimizin içimize üflediği ruhtan nasiplenip “ hikmetle davranan” ve doğru hükmeden” bireyler olabilmek için arttırmamız gereken farkındalık üzerine birkaç kelam yazacağım .
Hakim yani hikmetle hükmeden bireyler olabilmek için öncelikle “hikmet” kelimesinin manasını tam olarak anlamak gerekiyor. Sözlüklere baktığımızda hikmet kelimesine “Derin anlayış sahibi olma, dinin inceliklerini bilme, anlamak ve bilmek, her şeyi yerli yerine koyma” gibi manaların verildiğini görüyoruz. Hikmet kelimesini bilginin sağduyu, derin bir görüşlülük ile tatbiki diye tanımlayanlar da var. Benim en hoşuma giden tanım ise ; “kişinin her şeyi yerli yerinde yapması, sözde ve amelde isabetli olması, yaptığı işin nihai sebeplerini kavrayabilmesi” ifadesi. Bu tariften hareketle bana göre bir işin hikmetli olabilmesi için“ O işe başlarken yolun sonundaki hedeflerin açık seçik tanımlanması, ardından bu hedeflerin bizim nihai hedefimiz olan Allah’ın rızasını kazanma çabamıza hizmet edip etmediğinin kontrol edilmesi ve son olarak da hedefin gerçekleşmesi için yapılması gereken işlerin alt basamaklarının planlanıp eyleme geçilmesi gerekiyor.” 

15 Haziran 2016 Çarşamba

Hamd Rahman ve Rahim olan Allah'a
Salat ve selamlar canlar canı, rol modelimiz Efendimize olsun
O’nun lutf ettiği ömür sayesinde Ramazan ayının 10. gün orucuna niyetlendik.
Yüce Rabbim salih amellerle süslenmiş bir gün geçirmemizi ve sevdiklerimizle iftar sofrasına oturmamızı nasip etsin.
Bugün sizlerle Yüce Rabbimizin Kuran-ı Kerim’de tam on üç kere El Aziz ismi ile beraber kullandığı,"Er Rahim" esma-ul hüsnasından bahsedeceğim
Yüce Rabbimizin bizlere kendini tanıtırken önceleyerek kullandığı iki isimden biridir Rahim. Kuran’la ilk defa tanışan ve Fatiha suresinin ilk ayetini okuyunca kendi kendine “ Kendisine hamd etmem istenen alemlerin Rabbi nasıl bir şey ki?” diye soran kuluna kendini “ Özünde merhametli ( Rahman) işinde merhametli ( Rahim) “ olarak tanıtır yüce Rabbimiz. Alemlerin yani bütün yaratılmışların Rabbi ile ilk defa tanışan biri için ne kadar kucaklayıcı , ne kadar huzur verici bir tanım. Hem zatı merhametli hem de kula yansıyan bütün eylemlerinde merhametli olan bir Yaratıcının kulu olmak ne güzel.
Yüce Rabbimizin az değil tam onüç ayette Aziz ve Rahim isimlerini bir arada kullanması ve hepsinin Aziz'un Rahimun şeklinde yani önce Aziz esması ardından Rahim esmasının gelmesi bizlere “ Su gibi Aziz” olma yolculuğumuzda merhamet sahibi olmanın ne kadar olmazsa olmaz olduğunu gösteriyor.

14 Haziran 2016 Salı


Ramazan-ı Şerif’in ikinci haftasına başlıyoruz.
Geçen hafta bu saatlerde ilk oruçlarımıza niyetlenmenin heyecanını yaşıyorduk. Bir haftayı sağlıkla bitirip bugüne varmamızı nasip eden Rabbimize hamd olsun. 
Bugün ki yazıma dün kaldığımız yerden devam ediyorum.
Dün en son “Su gibi aziz “ bireyler olabilmemiz için çocukların yaşlarına göre değişen temel gelişim özelliklerini bilmemizin öneminden bahsetmiştim.
Ancak unutmamalıyız ki yalnız çocukların yaş özelliklerini bilmek insanın “aziz” bir birey olmasına yetmez. Yüce Rabbimiz Rum suresinin 54. Ayetinde “Allah O'dur ki, sizi güçsüz olarak yaratır, sonra güçsüzlüğün arkasından kuvvet verir. Sonra kuvvetin arkasından yine güçsüzlüğe ve ihtiyarlığa getirir. O dilediğini yaratır. Ve O, her şeyi bilir, her şeye gücü yeter.” Buyurarak insanın hayatının farklı dönemlerinde farklı özellikler sergilediğine dikkat çeker. Bu değişimin için de bence en önemlisi ihtiyarlayınca geldiğimiz yer çünkü ihtiyarlarla özellikle ihtiyarlamış ana-babalarımızla ilişkimiz yüce Rabbimizin çok önemsediği bir konu . Rabbimiz kendisine kulluk etmekle ana babamıza iyilik etmeyi İsra suresinin 23. Ayetinde aynı cümle içinde zikreder.
“Zira senin Rabbin, başkasına değil yalnızca kendisine kulluk etmenizi emreder. Bir de ana babaya iyilik etmeyi...” ve çok önemli bir ifade ile devam eder “Eğer onlardan biri ya da ikisi senin yanındayken yaşlanırsa, sakın onlara "Üf!" bile deme ve onları azarlama! Aksine onlara gönül okşayıcı şeyler söyle!”


Yedinci orucumuzun başlamasına çok az kaldı. Rabbim sağlık ve huzurla tamamlamayı nasip etsin. 
Bugün de El- Alim olan Rabbimizin içimize üflediği ruhtan nasiplenip alim kullar olabilmek için sahip olmamız gereken temel bilgilerle ilgili yazmaya devam etmek istiyorum inşallah.
Yüce Rabbimiz El Aziz ismini El Alim ismi ile beraber kullanarak bizlere, aziz bireyler olabilmemiz için sahip olduğumuz kimliklerimizin ihtiyaç duyduğu bilgilerle donanmamız dolayısıyla “alim” olmamız gerektiğini hatırlatıyor .
Taşıdığımız kimlik ister evlat, ister eş, ister anne-baba gibi özel kimliklerimiz , ister vatandaş, komşu , taraftar gibi sosyal kimliklerimiz ya da öğretmen, grafiker, mimar, doktor gibi mesleki kimliklerimiz olsun hepimizin edinmesi gereken en önemli bilginin beraber yaşadığımız insanlarla ilişkilerimizde dikkat etmemiz gereken sorumluluklarımızla ilgili bilgilerin olduğunu düşünüyorum
Yüce Rabbimiz Zümer suresinin 31 ayetinde “Sonra siz muhakkak kıyamet gününde Rabbinizin huzurunda birbirinizden davacı olacaksınız” buyuruyor. Buradan şunu anlıyoruz ki hesap gününde bize üzüntü, acı yaşatanlardan davacı olabileceğiz ve üzdüklerimiz, hakkına tecavüz ettiklerimiz, canını acıttıklarımız bizden davacı olabilecekler. Yani hesap İslam’ın beş farzını yerine getirip getirmediğimize bakılarak bitmeyecek.

13 Haziran 2016 Pazartesi


Ramazan-ı Şerif’in altıncı gününe geldik bile.
Zaman su gibi akıp gidiyor ve sayılı günler birer birer bitiyor.
Yüce Rabbimiz yaşadığımız her günü hakkını vererek geçirmeyi ve sevdiklerimizle bayramına ermeyi nasip etsin.
Dün sizlerle Yüce Rabbimizin Kuran-ı Kerimde altı yerde El Aziz ismi ile beraber kullandığı El Alim ismi ile ilgili paylaşımda bulunmuştum. Bugün ise “Su gibi Aziz” bireyler olabilmemiz için bizim bilmemiz gerektiğini düşündüğüm bazı önemli şeylerden bahsetmek istiyorum.
Yaptığımız işler ve taşıdığımız sosyal kimliklerin gerektirdiği olmazsa olmaz bilgilere geçmeden önce Yunus Emre’mizin “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, Bu nice okumaktır” öğretisinden hareketle “Biz kimiz?” sorusunu sormak ve sorunun cevabını Hayat Rehberimizde aramak istiyorum ;

12 Haziran 2016 Pazar



Hamd bizleri Ramazan-ı Şerif’in ilk cumasına erdiren Rabbimize
Salat ve selamlar canlar canı Efendimiz’e olsun.
Bugün “Su gibi Aziz” olma yolculuğumuza El Aziz isminin önemli birleşeni “El Alim” ismini açıklayarak devam etmek istiyorum.
Sanıyorum bu satırları okuyan herkes “El- Alim” isminin Rabbimizin her şeyi bilme özelliğini anlattığını bilir. Yüce Rabbimiz Alimdir. İlmi, ezeli ve ebedi olup bütün kainatı ve her şeyi kuşatmıştır. Hiçbir şey onun ilminin dışında kalamaz.
İnsan da bilir ve itibar edilen bilgiye sahip olan insana da alim denir. Ama insanın bilgisi insanca, Allah’ın bilgisi Allah’cadır.
İnsanın bilgisi bilinenin varlığına bağlıdır yani insan var olanı bilir. Ama Allah’ın bilgisi bilinenin varlığına bağlı değildir o var olacağı da bilir.
İnsan bilgisi kazanılan bilgidir ve zamana dayanır ama yüce Rabbimizin bilgisi bi zatihi bilgidir. O hep biliyordu ve bilecek.
Bakara suresinin 255 . ayeti kerimesi olan Ayet-el Kürsi de belirtildiği gibi “O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar.” Biz O’nun ilminden ancak ve ancak O’nun dilediği kadarını bilebiliriz.

11 Haziran 2016 Cumartesi


Hamd dördüncü orucumuzun sahurunu nasip eden Rabbimize olsun. 
Yüce Mevla’m hepimize akşama varmayı ve sevdiklerimizle beraber iftar yapabilmeyi nasip etsin.
Yüce Rabbimiz yüreklerimizi dağlayan terör olaylarında kaybettiğimiz canlara “Rahmet” geride kalanlarına “Sabır” katillere ve destekleyicilerine “Kahhar” ismi ile tecelli etsin.
İki gündür Yüce Rabbimizin “El-Aziz” ismi ile ilgili paylaşımlarda bulunmuş ve bugün , bizlerin “Su Gibi Aziz olabilmek” için kullanabileceğimiz bir formülü açıklayacağımı söylemiştim . İşte o an geldi 
Dün de ifade ettiğim gibi Rabbimiz Aziz ismi şerifini Kuran-ı Kerimde 88 yerde kullanmış. Ve hiçbir ayetin sonunda Aziz ismi tek başına gelmemiş. Beraber kullandığı İsm-i Şerifleri anlayıp hayatımıza geçirmeye çalıştığımızda ben inanıyorum ki her birimiz Rabbimin izni ile “Su gibi Aziz” oluruz.

9 Haziran 2016 Perşembe



Ramazan-ı Şerif’in üçüncü gününün seherinde El- Aziz olan Rabbimizi daha yakından tanımak ve O’nun içimize üflediği ruhtan nasiplenip Aziz olabilmek duası ile geçtim bilgisayarımın başına.
Şeref ve izzet bizler için çaba göstererek edinilmesi gereken meziyetler. Edindikten sonra da korumak için de her daim emek vermemiz gerekiyor. Bunun içinde özünde izzet ve şeref sahibi ve en değerli olan Rabbimizle irtibatı kesmemek O’nun üstünlükte eşsiz ve benzersiz olduğunu bir saniye bile unutmamak ve yalnız ondan isteyip yalnız ona boyun eğmek gerekir.
Rabbimiz bize Şeytan’ın bile O’nun yüceliğini kabul ettiğini Sad suresinin 82. Ayeti kerimesinde “ (İblis) bunun üzerine dedi ki: "Senin yüceliğine ( izzetine) yemin olsun ki, kesinlikle onların tümünü yoldan çıkaracağım!” ifadesi ile açıklıyor. Buradan da anlıyoruz ki Rabbimizin yüceliğini red etmek insanı şeytandan bile aşağı pozisyona götürür. Şimdi okuyucularımdan bazılarının “ ohh neyse ki ben Rabbimin yüceliğini hiç red etmiyorum , o yüzden de tehlike de değilim” dediğini duyar gibi oluyorum. Ancak unuttuğumuz bir taraf var. Tabii ki hiç birimiz sözel olarak Rabbimizin en yüce , en şerefli dolayısıyla en çok övülmeye ve itaat edilmeye değer olduğunu red etmiyoruz ancak genellikle sözümüz ve eylemlerimiz bir birine uymuyor. Bir çok davranışımıza ne yazık ki Rabbimizin emirleri değil de sosyal kabuller yön veriyor. Müslüman kimliği ile yaşadığını iddia eden bir çok insan bir düğün organizasyonu yaparken bile “El alem ne der? “ kaygısını Rabbimizin rızasından daha çok önemsiyor. İnsan değer verdiğine hürmet eder. Eğer biz yapmamız gereken bir davranışa karar verirken adetleri, sosyal baskıyı, eşin dostun sözünü Rabbimizin kurallarından daha öne alıyorsak, ister kabul edin ister etmeyin onlara daha çok değer verdiğimiz içindir.
El Aziz olan Rabbimiz bizleri özü ve sözü bir olanlardan eylesin. İzzet ve şerefin kaynağı ile irtibatımızı kopartmaktan muhafaza eylesin.

3 Haziran 2016 Cuma

Ramazan'a Üç Gün Kala 

Hamd bizleri Şaban ayının son Cuma gününe erdiren Rabbimize
Salat ve Selamlar rol modelimiz , sevgili Peygamberimize olsun.
Ramazan -ı şeriften önce ki son Cuma gününe geldik bile.
Allah izin verirse üç gün sonra ilk sahura kalkacağız.
Kimileri Ramazanın gelişine Recep ayının girdiği günlerden beri an be an şahitlik ediyor kimileri ise bu hafta içinde bir markete girdiğinde raflarda boy göstermeye başlayan güllaçları ve hurmaları görünce “Aaaaa ramazan gelmiş “ dedi.
Ramazan ayı ruhumuzu arındırma , zihnimizi aydınlatma ayı. Bunun için de yüce Rabbimiz bizlere nefsimizi terbiye etmekte kullanabileceğimiz bir ibadeti farz kılmış . Oruç.
Bakara suresinin 183. Ayet- i kerimesinde Yüce Rabbimiz
“Siz ey imana ermiş olanlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı,” buyuruyor . Ayetin devam eden bölümün de ise farz kılmasının gerekçesini “umulur ki siz de “tettekun” olursunuz diye açıklıyor. Kelimenin Arapçasını yazdım çünkü baktığım onlarca mealde “tettekun “ kelimesi ile ilgili farklı tercümeler yapılmış.
Bir kısım alim “ tettekun” kelimesini , “umulur ki böylelikle korunursunuz “ diye tercüme etmiş , bir bölümü ise “böylelikle Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız.” demiş. “umulur ki kötülüklerden sakınırsınız “ diyen de var “ böylelikle takvaya erişirsiniz” diyen de.
Benim bu ayetin bütününden anladığım ise şudur “Oruç “ibadeti insanlık var olduğundan beri farz kılınmış bir ibadettir. Muhatabı Rabbinin varlığına iman edenlerdir. Ve bu ibadet insanı nefsinin esiri olmaktan korur. Nefsinine söz geçirebilen kul ise Rabbine karşı sorumluluklarını yerine getirmede daha başarılı olur. Böylelikle kötülüklerden korunur. Dünya ve ahiret saadetine ulaşır.
Unutmamamız gereken en önemli şeylerden biri orucun tek bizim ümmete farz olmadığı. Dolayısıyla “ Ayyyy bu sene Ramazan en uzun günlere denk geldi . ne yapacağız?” deme çünkü Ramazan ayı insanlık tarihi boyunca on binlerce kere en uzun günlere denk geldi ve sorumluluk bilincinde olan insanlar orucunu tuttu. Kimse uzun günde oruç tuttuğu için ölmedi. Dünya üzerinde ki ömrü bittiği için öldü. 

22 Nisan 2016 Cuma


Her Şeyin Denge üzerine Yaratıldığı Kainatta DENGELİ YAŞAMAK
Hamd bizleri yeni bir Cuma sabahına erdiren Rabbimize
Salat ve selamlar canlar canı sevgili Efendimize olsun .
Çok yoğun geçen bir haftanın daha sonuna geldim. Neler yaptım? Niye Yaptım ? Ne kazandım ? Ne Kaybettim? diye düşünmeye fırsat bile bulamadan geçen günlerin ardından dün gece yarısı bugün yazacağım yazı ile ilgili düşünürken fark ettim ki bu hafta boyunca yaptığım her işte bir vesile ile hafta sonunda aldığım Optimum Denge Modeli eğitiminden bahsetmişim etrafımdakilere.
Hani Yunus Emre’miz yüzyıllar ötesinden
“Sözüm el gün için değil ,sevenlere bir söz yeter,
Sevdiğimi söylemezsem, sevmek derdi beni boğar” demiş ya tıpkı onun sevdiğini söyleyemediğinde boğulduğu gibi, öğrendiğim bir güzelliği başkaları ile paylaşmazsam öğrendiklerim de beni boğar ve bir süre sonra anlamsızlaşır. 

15 Nisan 2016 Cuma


Şahit, Müjdeci Ve Uyarıcı Olabilmek 
Hamd yeni bir Cuma sabahına erguvan ve lalelerle süslenmiş İstanbul’da ulaşmamı nasip eden Rabbime,
Salat ve selamlar canlar canı sevgili peygamberimize olsun.
Peygamber Efendimizin kutlu doğumunun gerçekleştiği Nisan ayı boyunca O’nu anlatan ayetlerle aydınlatmak istiyorum cumalarımızı demiştim ya ,işte hem dünyamızı hem de ahiretimizi aydınlatacak iki ayet daha var bugün sırada smile ifade simgesi
Ahzap suresinin 45 ve 46. Ayetleri.
“Sen ey Peygamber! Elbet biz seni bir şahit, bir müjdeci , bir uyarıcı ve yine O'nun izniyle Allah'a çağıran bir davetçi ve etrafını aydınlatan bir kandil olarak gönderdik.” buyuruyor yüce Rabbimiz Efendimizin var oluş sebeplerini tanımladığı bu iki önemli ayette.
Yüce Rabbimiz öncelikle varlığına , birliğine “şahit” olması için gönderdiğini ifade ediyor sevgili peygamberimizi. İşte o yüzden gönderdiği ilk ayette “OKU ” demiş zaten. Oku. Kainat ayetlerini oku ! Etrafına bak . Bu muhteşem düzenin sahibini ara. Seni yaratanla, yerdeki papatyayı, gökteki yıldızları yaratanın aynı ALLAH olduğunu gör . Senin sahibin olan Allah’ın bütün alemlerin sahibi olan tek ilah olduğuna şahitlik et. 

8 Nisan 2016 Cuma


 “(Ey Muhammed!) Biz Seni Ancak Alemlere Rahmet Olarak Gönderdik.” 
Hamd bizleri Recep ayına erdiren Rabbimize
Salat ve selamlar rol modelimiz Efendimize olsun.
Müminler için çifte bayram hükmünde bir güne başlıyoruz.
Recep ayının biri cumaya denk gelince Ramazan ayının gelişinin ilk müjdecisi Regaip Kandilinin aydınlığı ile başladı üç aylarımız. Rabbim Recep ve Şaban aylarını kulluk bilinci ile geçirip Ramazan-ı şerife ruhumuz ve bedenimiz hazır varmayı, sosyal ve bireysel ibadetlerle taçlanan bir Ramazan ayı yaşayıp ardından sevdiklerimizle bayram yapmayı nasip etsin.
Geçen hafta belirttiğim gibi Nisan ayı benim için Kutlu Doğum ayı.
Bu nedenle bu ay içinde Sevgili Peygamberimizle ilgili ayetlerle aydınlatmak istiyorum hem cumamızı hem de ömrümüzü.
Bugün ilk olarak Kehf suresinin 110. Ayetini paylaşmak istiyorum sizlerle.
“De ki: "Elbet ben de sizin gibi ölümlü bir insanım: Bana ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor. Artık kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, işte o salih amel işlesin ve Rabbine kulluk ederken hiç kimseyi O'na ortak koşmasın!"

18 Mart 2016 Cuma



Şükredenlerden Olabilmek İçin ...
Hamd bizleri yeni bir Cuma sabahına erdiren ve bu yazıyı okumamızı sağlayan görme yeteneğimizin sahibi Rabbimize , salat ve selamlar rol modelimiz, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ‘ya olsun. 
Duygularımızın karmakarışık olduğu zor bir hafta geçirdik hep beraber. Ankara’nın göbeğinde yaşanan patlama yalnız otuz yedi kardeşimizin canını almadı, birçoğumuzun aklını da başından aldı. Gün boyu telefonuma gelen “çok güvenilir bir kaynaktan gelen uyarı…” diye başlayan mesajlar şu ana ülkemizde yaşanan en yoğun duygunun korku ve kaygı olduğunu gösteriyor. Ölümü bu kadar yakınımızda hissetmek ülkece paniğe girmemize neden oldu. Bir cuma seherinde duam şudur ki Rabbim gönüllerimize sükunet, ülkemize de tez zaman da huzur nasip etsin. 
Akıllar, gönüller ve ülkemiz bu kadar karışıkken günümüzü hangi ayet aydınlatsa diye düşünüyorum birkaç gündür. Ülkemizin bütününde yaşananalar o kadar canımı acıtıyor ki gündemle ilgili bir şeyler yazmak istemiyorum da ne yazsam ki?" diye düşünürken, hepimizin olumsuzluklara odaklandığı şu günlerde bizi sahip olduğumuz nimetlerle ilgili farkındalığa ve şükre davet eden Mü’minun suresinin 78. Ayeti düştü gönlüme;

4 Mart 2016 Cuma



Öfke Gelir Göz Kararır
Öfke Gider Yüz Kızarır
Çok yoğun geçen bir haftanın ardından yeni bir Cuma sabahına erdiren ve bu satırları yazmama fırsat veren Rabbime binlerce kere hamd olsun.
Salat ve selamlar rol modelimiz, sevgili peygamberimize olsun.
Seminerlerle dolu bir hafta geçirdim. Önce Almanya ardından Kocaeli ve en son Ankara’da verdiğim eğimlerin ardından bu sabah evimde yatağımdan kalkmaya çalışırken çok yorgun hissettim kendimi. Şaştım kendi halime. Eğitim vermeyi çok seviyorum. Dinleyenlerden gelen pozitif enerji bütün fiziksel yorgunluğumu alıp götürüyor. O yüzden kendimi o kadar yorgun hissetmeme bir anlam veremedim. Sonra bir anda fark ettim ki beni pelte haline getiren ne ülkeler arası seyahatlerim ne de iki üç saat ayakta durarak verdiğim konferanslar.
Beni bu hafta öfkelerini kontrol edemeyen iki tanıdığımın oluşturdukları olumsuz ortam ve ardından kırılan yürekleri tamir etmek için harcadığım zaman ve verdiğim emek perişan etti.
Atalarımız keskin sirke küpüne zarar verir demişler ama bence tek kendi küpüne zarar vermiyor keskin sirkeler. Küpten sızan sirke etrafını da rahatsız ediyor.
İşte bu yüzden hem kendimize hem de etrafımıza zarar vermemize neden olan “Öfke” olgusuna Hayat Rehberimiz nasıl bakıyor? sorusuna cevap vermek istedim bugünkü yazımda.

27 Şubat 2016 Cumartesi



Korkma Çünkü Allah Bizimle Beraber 

Her hafta Cuma günü yaklaşırken bir heyecan sarıyor yüreğimi.” Acaba bu hafta ne yazsam? “ sorusu beynimin içinde zonklamaya başlıyor. Sorunun cevabı bazen o hafta içinde yaşanan bir olayla bazen de Hayat Rehberimizin sayfalarında dolaşırken karşıma çıkan bir ayetle geliyor. Bu hafta ise başka bir kapı açıldı karşımda. Sorumun cevabı uzun yıllar önce İslamla şereflenmiş Uruguaylı kadim dostum Meryem hanımdan geldi. Dün akşam üstü muhabbet ederken birden aklıma geldi ve sordum “Meryem sence yarın ne yazayım ?” Meryem sanki böyle bir soru sormamı beklercesine bir saniye bile duraklamadan cevap verdi “ Korkma” de. Ve devam etti “ korku duygusu insanda panik oluşturur. Panik yaşayan insan ise sağlıklı düşünemez ve doğru kararlar veremez. Siz Türkler cesur olduğunuzu düşünüyorsunuz ama çok çabuk korkuya kapılıyor ,panik oluyor ve sonra pişman olacağınız yanlış kararlar alıyorsunuz”. 
Ben tüm bunların benim yazacağım ayetle ne alakası var diye düşünürken aradığım cevap geldi “ Peygamberimiz Hz. Muhammed hicret esnasında saklandığı mağarada onun canına bir zarar gelmesinden korkan ve telaşlanan Ebu Bekir ‘e ne demişti “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber”.
Tevbe suresinin 40. Ayetinde geçen bu müthiş uyarı ve öğretiyi duyunca ben derin bir ohhh çektim. “Tamam” dedim “yarın yazacağım ayet belli oldu” 

19 Şubat 2016 Cuma

BİZ KENDİMİZE ZULÜM ETTİK 
Hamd bizleri yeni bir Cuma sabahına erdiren Rabbimize ,
Salat ve selamlar rol modelimiz sevgili efendimize olsun.
Ülkemde yaşananlar elimi kolumu kalkmaz yapıyor. Üzülüyor, çok üzülüyorum. Yalnız üzüntü değil yaşadığım duygu, masum insanların ölümüne, yaralanmalarına neden olanlara karşı sınırsız bir öfke ve gelecekle ilgili derin bir kaygı duyuyorum. Orta doğuda yaşanan acıların benzerinin ülkemizde yaşanmasından cidden çok kortuğum şu günlerde dilimde Bakara suresinin son ayetinin son cümlesi. Durmadan “Rabbena fensurna alel kavmil kafirin “ Rabbimiz kafir kavimlerin karşısında bizlere yardım et, onların kötü emellerinin gerçekleşmesine fırsat verme ” diye dua ediyorum ve devam ediyorum. "Yüce Rabbim ülkemizi, insanlarımızı muhafaza et. Evlerine ateş düşen kardeşlerimize sabr-ı cemil nasip et. Başımızdakilere sağlıklı düşünebilmeyi, doğru adımlar atabilmeyi nasip et." Biliyorum ki şu günlerde neredeyse her evde benzer dualar ediliyor. Rabbim dualarımızı kabul etsin ve üzerimizdeki kara bulutları tez zamanda uzaklaştırsın inşallah .

5 Şubat 2016 Cuma



 Denizlerin Rabbine Hamd Olsun 
Hamd bizleri yeni bir Cuma sabahına erdiren Rabbimize,
Salat ve selamlar rol modelimiz sevgili peygamberimize olsun.
Cumamızı aydınlatan ayetlere her defasında yeni bir cuma sabahına daha eriştiğimiz için hamd ederek başlıyorum ama bir cuma sabahına daha erişebilmiş olmanın ne kadar büyük bir nimet olduğu bu hafta çok daha iyi anladım. Geçen Cuma hayatta olan, gülen, konuşan hayaller kuran iki tanıdığım bu Cuma sabahında ebedi alemdeler:(
Bu hafta başında çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşımın yirmiüç yaşında ki yavrusu trafik kazasında vefat etti ardından ise eşimin uzun yıllardır hasta olan teyze kızını kaybettik.
Geçen hafta bugün varlardı. Şimdi yoklar.
Ne var olmak elimizde ne de yok olmak frown ifade simgesi
O zaman var olabildiğimiz her anın kıymetini bilmek, şükrünü eda etmek lazım.
Şükürler olsun ki hayattayız ve bize sunulmuş bir güzel günü daha yaşamaya başlıyoruz. Rabbim nice cumalara varabilmeyi, bizlere sunulmuş nefeslerin kıymetini bilebilmeyi, aldığımız her nefesi onun rızasını gözeterek vermeyi nasip etsin.
Ben bu hafta ki yazımı Alanya’da Akdeniz’e tepeden bakan bir otel odasında yazıyorum. Okulumuz öğrencileri girecekleri sınavlara hazırlanmak için kamptalar. Bizde aldık torunları hem gezmeye hem de ekibimizi ziyarete geldik smile ifade simgesi

29 Ocak 2016 Cuma

Bebek Duamızın Ardından  

Bizleri yeni bir güne ve günlerin sultanı Cuma’ya erdiren Rabbimize hamd olsun.
Salat ve selamlarımız rol modelimiz sevgili peygamberimize olsun.
Ömrümüzden bir hafta daha geçti inanılmaz bir hızla. Bu hafta neler yapmışım diye düşünürken baktım ki önüm torun arkam torun , Kısacası bu hafta benim için torun haftası olmuş:) 
Önce Almanya’dan Amine Elisa ve Melike Sophie geldi . Ardından İstanbul’dan Meryem ve Mahir. Bir gün sonra da Azade ve Aziz katıldı ekibe. Yedi toruncuğun altısı ile geçirilen bir haftanın şükrünü ifade etmeye kelimeler kifayetsiz. Beynimde çocuklarla sık sık oynadığımız oyunun tekerlemesi hiç durmadan tekrarlanıyor “Teşekkür ederim Allah’ım “ J
 Teşekkür etmem gereken o kadar çok şey  var ki. Yaşattığı her güzel an için binlerce, yüz binlerce şükürler olsun Rabbime.
 Dün evimizde  Melike Sophie’mizin “bebek dua”sını yaptık. Eş dost ve akrabalar bir araya gelip,  bize verdiği  muhteşem hediye için Rabbimize teşekkür edip, emanetinin hayırlı bir insan olarak yetişmesi için niyazda bulunduk.

22 Ocak 2016 Cuma

"BİR TOPLUMA OLAN KİNİNİZ SAKIN HA SİZİ ADALETSİZLİĞE İTMESİN
"(Maide suresi 8. ayet)  
Bizleri yepyeni bir güne uyandıran Rabbimize binlerce kere hamd olsun.
Salat ve selamlar canlar canı sevgili peygamberimizin üzerine olsun. 

Ankara dünden beri bembeyaz. Dün gün boyu yağan kar şehri beyaz bir yorganla örttü. Evimin camından baktığımda yaşadığım şehri tanımakta zorlanıyorum. Her yer ve her şey pamuk yığınıyla kaplanmış gibi. Kar şehrin kirini pasını örttü. Şehir temizlenmiş gözüküyor . Temiz değil temizlenmiş yani ”miş” gibi. Aslında karın altında ki bütün pislikler duruyor. Kar eriyince hepsi yine ortaya çıkacak hem de eriyen kar sularıyla çamura bulanacakları için daha da pis olacak şehir frown ifade simgesi
Yazımı yazmaya başlamadan önce bu senenin ilk cumasında kendime verdiğim sözü tuttum . Takvimi önüme açarak gün be gün bu hafta içinde yaptıklarımı hatırlamaya çalıştım. Ve yine ne kadar çok şey yaptığıma ve hepsini birden ne kadar hızlı unuttuğuma şaştım kaldım. Mesela yaptığım hiçbir şeyi ilk anda hatırlayamadığım pazartesi gününe yoğunlaşınca sis perdesi yavaşça aralandı ve abartmıyorum onlarca vaka sırayla geldi aklıma. Benim bir şekilde birilerinin hayatına dokunduğum, onları o an için üzdüğüm ya da sevindirdiğim ve birilerinin beni sevindirdiği yada üzdüğü onlarca vaka. 

8 Ocak 2016 Cuma

Allah Tövbe Ederek Temizlenenleri Sever

Hamd alemlerin sahibi ve hepimizin mürebbisi yüce Rabbimize
Salat ve selamlar rol modelimiz, sevgili peygamberimize olsun.
Zaman su gibi akıp gidiyor.. Geçen hafta Cuma yazımı yazdığımda ayın ve yılın ilk günü idi. Bugün ise Ocak ayının sekizi oldu bile. Yani koskoca bir hafta ışık hızı ile geçiverdi.
Her gününü,, günün her saatini, saatlerin her dakikasını hatta dakikaların içindeki saniyeleri nasıl geçirdiğimizden hesaba çekileceğimiz bir haftayı tükettik. Tükenen tek günler, haftalar değil tabii ki tükenen aslında ömrümüz. Bizlerin temel sorumluluğu ise yaşadığımız her anı bize sunulmuş bir nimet bilip Rabbimizin hoşlandığı işlerle geçirme çabası içinde olmak. Bunun için de dünya hayatının telaşı içinde bir az duraklamak ve yaptıklarımızı gözden geçirmek gerekiyor. Gözden geçirelim ki yaptıklarımız iyi mi kötü mü fark edelim. Edelim ki iyileri yapmaya devam ederken kötülerden uzaklaşalım.
O zaman çok geç olmadan kağıdı kalemi alın elinize ve bir analizini yapın geçirdiğiniz haftanın . Önce günleri yazın kağıda sonrada o günlerde yaptığınız işleri. Aklınıza ne geliyorsa yazın . Namaz kıldım, çocukları okula gönderdim, yemek yaptım , çamaşır astım , dizi izledim, facebookta video paylaştım, akrabalarla gün vardı ona gittim, dernek toplantısına katıldım, kitap okudum, komşu ile kahve içtim, derse girdim, hasta baktım, sorumlu olduğum projeyi bitirdim.
Şimdi de o işlerin detaylarına yoğunlaşın;

1 Ocak 2016 Cuma

Teşekkür Ederim Allah'ım 
Bizleri yeni bir yılın ilk sabahına erdiren Rabbimize hamd olsun. 
Salat ve selam rol modelimiz sevgili peygamberimize olsun.
Yeni bir zaman dilimine günlerin en güzeli Cuma günü ile girmek ne güzel.
Yeni yılın ilk gününde ilk “cumamızı aydınlatan ayetler” yazımı 6.30 treni ile yavrularımı ve yavrularını görmek için İstanbul’a giderken yazmak daha da güzel.
Yüce Rabbime binlerce kere hamd olsun.
Rabbimiz bir yılı daha bitirmemizi ı nasip etti. Ülkemizde ve dünyada acının, gözyaşının ve hüznün hakim olduğu şu karanlık günlerde bu sabaha canlı varabilmek çok büyük bir nimet. Rabbim aldığımız her nefesin bir nimet olduğunu fark edenlerden ve nimetin şükrünü eda etmek için çaba sarf edenlerden olmamızı nasip etsin.
Sahip olduğumuz nimetlerin farkında olmamız Yaratıcımızın bizden en çok istediği eylemlerden biri.
Neml suresi 73 ayette Rabbimiz,
“Şüphesiz Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu şükretmezler. “ buyuruyor.
İnsanların çoğu şükretmiyorlarsa, şükretmeyi başarmak bir ayrıcalık.