19 Haziran 2016 Pazar


Babamın köyünde, eşimin bin bir emekle kurduğu çiftlikte niyetlendim yeni günün orucuna. Çiftlikteki horozlar Ramazan-ı Şerif’in on dördüncü gününe başladığımızı haber vermek için ötüyorlar bu sabah. Şehirde duymayı özlediğim kuş cıvıltıları karışıyor baba horozların sesine. Rabbim bu güzellikle başladığım orucumu hayırla tamamlayabilmemi nasip etsin.
Dün ki yazımda yüce Rabbimizin El Aziz ismi şerif-i ile tam 46 ayet-i kerimede bir araya gelmiş El Hakim esmasının manasından bahsetmiş ve iki ismin bir arada kullanıldığı ayetlerden örnekler vermiştim.
Bugün ise “Hep hikmetle hükmeden, her hükmünde tam isabet kaydeden, her şeyi yerli yerince yaratan, her işini kusursuz yapan” yani El hakim olan yüce Rabbimizin içimize üflediği ruhtan nasiplenip “ hikmetle davranan” ve doğru hükmeden” bireyler olabilmek için arttırmamız gereken farkındalık üzerine birkaç kelam yazacağım .
Hakim yani hikmetle hükmeden bireyler olabilmek için öncelikle “hikmet” kelimesinin manasını tam olarak anlamak gerekiyor. Sözlüklere baktığımızda hikmet kelimesine “Derin anlayış sahibi olma, dinin inceliklerini bilme, anlamak ve bilmek, her şeyi yerli yerine koyma” gibi manaların verildiğini görüyoruz. Hikmet kelimesini bilginin sağduyu, derin bir görüşlülük ile tatbiki diye tanımlayanlar da var. Benim en hoşuma giden tanım ise ; “kişinin her şeyi yerli yerinde yapması, sözde ve amelde isabetli olması, yaptığı işin nihai sebeplerini kavrayabilmesi” ifadesi. Bu tariften hareketle bana göre bir işin hikmetli olabilmesi için“ O işe başlarken yolun sonundaki hedeflerin açık seçik tanımlanması, ardından bu hedeflerin bizim nihai hedefimiz olan Allah’ın rızasını kazanma çabamıza hizmet edip etmediğinin kontrol edilmesi ve son olarak da hedefin gerçekleşmesi için yapılması gereken işlerin alt basamaklarının planlanıp eyleme geçilmesi gerekiyor.” 

Kısacası yapmaya niyetlendiğimiz her işin başında kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor “ Bu işin hikmeti ne? ” yani “ Bu işin sonunda ortaya çıkacak ürün Allah’ın rızasını kazanmamı sağlar mı? “
“Su gibi aziz” bireyler olabilmemiz için evimize gelecek misafire sofra hazırlarken, ailece yapacağımız tatili planlarken yada bir fakire yardım ederken aklımızda hep bu sorunun olması gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü ancak o zaman kendi gerçek niyetimizle yüzleşme ve o niyetin Rabbimizin rızasına uygun olup olmadığını kontrol etme şansımız olabilir. Mesela evimize gelecek misafirlerimiz için yapacağımız ikramı planlarken bu soruyu kendi kendimize sorduğumuzda içimizde ki farklı sesleri duyabiliriz. “ Üç çeşit yapayım yeter, zaten o da biz gidince o kadar yapıyor” “ En az beş çeşit yapmalıyım. O zaman benim onlardan daha becerikli olduğumu anlarlar“ “ Pastaneye telefon ederim bir pasta gelir, ona çok bile” yada “ En güzel yapabildiklerimden, israf olmayacak kadar yaparım, güle oynaya yeriz. Önemli olan beraber olmak”.
Bu seslerle yüzleşip olumsuz duygularımızı durdurabilir, misafir ağırlamayı bir gösteriş yada rövanş alma mantığından çıkarabilirsek sonuç “hikmetli” bir ev sahipliğine dönüşebilir. Aksi halde akşama yorulmuş beden, dağınık mutfağın yanı sıra amel defterine yazılmış bir sürü eksi davranışla varırsınız, benden söylemesi 
Ben “bu işin hikmeti ne?” sorusunun bizim toplumumuz da en çok düğün arifesinde sorulması gerektiğini düşünenlerdenim.
Yüce Rabbimiz Rum suresinin 21 . Ayet-i Kerimesinde bir kadın ve bir erkeğin bir araya gelerek yeni bir yuva kurmalarının hikmetinin “birbirleriyle huzur bulmak” olduğunu çok güzel tanımlıyor
“Yine sizin için kendileriyle huzur bulasınız diye kendi türünüzden eşler yaratması, aranıza sevgi ve merhameti yerleştirmesi de O'nun mucizevi işaretlerinden biridir: Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir topluluk için alınacak bir ders mutlaka vardır.”
Ama bu ayetten haberdar olmayan milyonlarca çift evliliği birbiri üstünde güç gösterme vesilesi olarak algılıyor ve bin bir zahmetle döşenmiş evler bir süre sonra meydan muharebelerinin yaşandığı cehennemlere dönüşüyor. “Huzur bulmak için“ evlenmeye niyetlenen insanların düğün öncesinde ki hazırlıkları yaparken de hep aynı soruyu sormaları gerekiyor. Mesela ben düğün davetiyelerini seçerken çiftlerin kendi kendilerine “ Bizim bu davetiyeyi bastırmamızın nihai hedefi, amacı ne?” sorusunu sormalılar diye düşünüyorum. Davetiyenin amacını “Akrabalarımızı, arkadaşlarımızı nikah / düğün tarihimizle ilgili bilgilendirmek ve orada bulunmalarının bizi mutlu edeceğini duyurmak” şeklinde tanımlarlarsa bu amacın gerçekleşmesini sağlayacak, şık, zarif ama sade, ucuz bir davetiye örneğini seçebilirler. Bu yerli yerinde yani nihai hedefe uygun hikmetli bir davranış olur. Ama niyetleri düğün gününü duyururken aynı zamanda davetiyenin şatafatı ile karşıdakileri etkilemek, ya da eşe dosta hava atmaksa o zaman davetiye seçimi “hikmetsiz” bir davranışa dönüşür. Oturulacak evi seçerken , eşyaları alırken de aynı soruyu sormayı unutmamak lazım. İçinizde ki ses “ Bu koltuklara gelenler bayılacaklar” , “ Aaa tabii ki ben isteyeceğim onlar alacaklar” ya da “ Herkesin perdeleri kat kat ben niye tek tülle, güneşlik alayım ki” diyorsa bilin ki “Hikmetsiz “ başlayan bir evlilik insana hem dünyada hem de ahirette cehennem yaşatır  
İşte tıpkı yukarıda ki örneklerde olduğu gibi her işimizden önce benzer soruları sormak lazım;
“ Öğrencilerle / ailemizle yapacağımız gezinin nihai hedefi ne?” ve “ Ben neyi nasıl planlarsam bu güzel hedefi gerçekleştirebilirim?
“ Evimizi değiştirmek istememizin nihai hedefi ne?” “Vereceğimiz emek, çekeceğimiz çile hem dünya da hem de ahirette huzurlu olmamızı sağlar mı?
“ Sosyal medya da arkadaşlarımın yapıp ettiklerini takip etmemin hikmeti ne?”
“ On yaşında ki çocuğum istiyor diye cep telefonu almam hikmetli bir davranış mıdır ?”
Su gibi aziz olabilmenin yolu bu sorulara doğru cevap vermekten geçer.
Doğru cevap için ise doğru bilgi gerekir.
İşte o yüzden yüce Rabbimiz “ El Hakim” ismini El Aziz” isminden sonra en çok “El Alim “ismi ile beraber kullanmıştır.
O her işinde hikmet sahibidir çünkü ALİMdir.
Ey Hakim olan Allah’ım bizleri yaptığı iş, söylediği söz “hikmetli” olan kullarından eyle. Bunun için Kuran-ı kerim ile ilişkimizi yeniden yapılandırmamızı nasip et. Mübarek kitabını yalnız ölülere hediye etmek için değil, kendi hayatımızı yapılandırmak için okuyanlardan olalım inşallah.
Bunun için yüreğimize öğrenme aşkı ver.
Senin her şeye gücün yeter .Amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder