12 Haziran 2016 Pazar



Hamd bizleri Ramazan-ı Şerif’in ilk cumasına erdiren Rabbimize
Salat ve selamlar canlar canı Efendimiz’e olsun.
Bugün “Su gibi Aziz” olma yolculuğumuza El Aziz isminin önemli birleşeni “El Alim” ismini açıklayarak devam etmek istiyorum.
Sanıyorum bu satırları okuyan herkes “El- Alim” isminin Rabbimizin her şeyi bilme özelliğini anlattığını bilir. Yüce Rabbimiz Alimdir. İlmi, ezeli ve ebedi olup bütün kainatı ve her şeyi kuşatmıştır. Hiçbir şey onun ilminin dışında kalamaz.
İnsan da bilir ve itibar edilen bilgiye sahip olan insana da alim denir. Ama insanın bilgisi insanca, Allah’ın bilgisi Allah’cadır.
İnsanın bilgisi bilinenin varlığına bağlıdır yani insan var olanı bilir. Ama Allah’ın bilgisi bilinenin varlığına bağlı değildir o var olacağı da bilir.
İnsan bilgisi kazanılan bilgidir ve zamana dayanır ama yüce Rabbimizin bilgisi bi zatihi bilgidir. O hep biliyordu ve bilecek.
Bakara suresinin 255 . ayeti kerimesi olan Ayet-el Kürsi de belirtildiği gibi “O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar.” Biz O’nun ilminden ancak ve ancak O’nun dilediği kadarını bilebiliriz.

Bizim bilgiye ulaşmak için duyularımıza ihtiyacımız var Rabbimizin ise tabii ki hiçbir şeye ihtiyacı yok .
Biz öğrendiklerimizin önemli bir kısmını unutuyoruz Allah ise unutmaktan münezzehtir.
Bizim bir bilgiyi edinebilmek için başka bir bilgilere ihtiyacımız var Allah ise mutlak bilginin sahibidir.
Özetle O her şeyi bilir.
“El Alim” isminin ne kadar büyük bir bilgiyi içerdiğini anlayabilmek için bile bizim çoooooook bilgiye ihtiyacımız var. Mesela “Allah kainatta olan biten her şeyi bilir” diyen biri Kainat dediği şeyin büyüklüğü ile ilgili bir parça bilgiye sahipse Allah-u Teala’nın bizden binlerce ışık yılı uzaktaki bir gezegende olan bir patlamayı bildiği bilebilir. Ya da okyanuslardaki muhteşem hayatı bilen biri Rabbimizin okyanusun binlerce metre derinliğinde yaşayan milyonlarca balıktan birinin yumurtladığı yumurtaların sayısını bildiğini de bilir.
Ben yurt dışına giderken havaalanlarında bir süre nefeslenip hızlı adımlarla onları dünyanın bir ucuna götürecek uçakların bulunduğu kapılara doğru giden yolcuları seyretmeyi “Acaba bunlar kimler?” “Nereden gelip nereye gidiyorlar ?” diye düşünmeyi çok severim. O insanların hepsinin nereden gelip nereye gitmeye çalıştığını, gitmeyi arzu ettikleri yere varıp varamayacaklarını, arkalarında bıraktıklarını ve onları bekleyenleri, her birinin beyninde farklı dillerde gerçekleşen düşüncelerini bilen bir Yaratıcım olduğunu düşündüğümde çok heyecanlanırım.
Yürekten gelen bir “Allah-u Ekber” nidası ile dökülür dilimden. İşte tam o esnada tüm hücrelerimle hissederim Rabbimin büyüklüğünü ve O’nun ilminin sınırsızlığını.
Yüce Rabbimiz’in El Alim olduğunu yani gizli açık her şeyi biliyor olduğunu unutmamakta çok büyük fayda var. Onun her şeyi biliyor olduğunu bilirsek mesela gece yarısı kimsenin bizi görmediği bir anda girdiğimiz bir internet sitesini bildiğini yada bir arkadaşımıza yazdığımız whatsapp mesajında biraz önce yüzüne güldüğümüz diğer arkadaşımızı üzecek bir şeyler yazdığımızı bildiğini de biliriz. Bu bizi dünya da ve ahirette utanacağımız şeyler yapmaktan korur.
Her şeyi bilen yani “El Alim” olan Rabbimiz, en değerli, en güçlü en büyük kudrete dolayısıyla en büyük izzet ve şerefe sahip olan manasındaki “El Aziz” ismini birkaç ayet-i kerimede bir arada kullanmış. O ayetleri okurken Allah-ın ilminin büyüklüğü karşısında insanın nefesi tutuluyor.
İşte onlardan biri olan Yasin suresinin 38. Ayetinde Rabbimiz
“Ve güneş(te de onlar için bir işaret vardır): o, kendine ait bir yörüngede akıp gider; bu, Aziz ve Alim olan (Allah)ın iradesinin bir sonucudur” buyuruyor.
Fussilet suresinin 12. Ayetinde ise Rabbimiz ilminin, iradesinin , kudretinin büyüklüğünü bizlere şöyle anlatıyor.“Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu Aziz ve Alim olan Allah’ın takdiridir. “
İnsan oğlu var olduğu günden beri gözünü yukarılara dikmiş , gece yıldızların ve ayın, gündüz güneşin hareketlerini izleyerek uzay da olan bitenlerle ilgili bir şeyler öğrenmeye çalışmış. Bugün icat edilen dev teleskopların başına binlerce bilim adamı onlardan edindikleri görüntüler ya da uzaya gönderilen gözlem araçlarından gelen sinyaller aracılığı uzayın gizemini çözmeye çalışıyor. Tüm bu çabalarla edindiğimiz küçücük bilgiler Rabbimizin mutlak bilgisinin küçücük cüzleri.
İşte o yüzden Allah-u Teala aynı zamanda” El –Aziz”.
Bu görkemli ayetlerde Aziz ve Alim isimlerinin bir arada gelmesinden şunu anlıyoruz ki Alim olmadan Aziz olunamaz. Bizim Rabbimiz en kudreti , en güçlü, en şerefli çünkü o El- Alim.
Bizim de Aziz bireyler olabilmemiz için öncelikle “alim” yani bilgili olmamız gerekiyor. Taşıdığımız her kimliğin ihtiyaç duyduğu doğru ve geçerli bilgilere sahip olmadan aziz yani itibar sahibi, bulunduğu ortamda değer gören, kendini ve sorumlu olduğu diğer insanları dünya ve ahiret mutluluğuna götürecek davranışlar sergileyen bireyler olamayız.
Yüce Rabbim sen bizleri hem kainat hem de Kuran ayetlerini okuyan ve onlardan her dem yeni bir şeyler öğrenenlerden eyle.
Yüce Rabbim, faydasız ilimden sana sığınıyoruz. Sen bizlere beynimizin kıvrımlarına doldurduğumuz lüzumsuz bilgilerden hesaba çekileceğimizi unutturma.
Zorlu hesap gününde “keşke falanca dizi kahramanının üçüncü kez ayrıldığı sevgilisini ya da filanca futbolcunun hangi maçta kaç gol attığını öğreneceğime dünya ve ahiret mutluluğuma katkı sağlayacak şeyler öğrenmeye çalışsaydım” diyecek zavallılardan olmaktan sana sığınıyoruz. Sen bizleri iki dünya huzuru getirmeyecek bilgilerden muhafaza eyle.
“Öğrenen ve öğretenlerden olalım inşallah” duasının tecelli ettiği bir Cuma günü geçirmemiz dileğimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder