25 Haziran 2016 Cumartesi


Ramazan-ı şerif’in 20. orucuna niyetlendiğimiz şu saatlerde ilk defa ne yazacağımı bilmeden geçtim bilgisayarımın başına. 
Dün seher vakti Rabbimizin El Habir Esma-ul Hüsnası ile ilgili yazarken “yarın da sıra da Rabbimizin sınırsız af edici ve günahların üstünü örtücü olduğunu anlatan “El Gafur “ ism-i şerifi var” diye düşünmüştüm. Ancak dün sabahtan bu yana yaşadıklarımdan sonra bugün “El Gafur” ismini anlatmak ve ardından da “Gafur, Gaffar, Afüv, Rauf olan Yüce Rabbimiz bize ruhundan üflediğine göre biz de affedenlerden olmalıyız” demek istemediğimi fark ettim.
Üzgünüm. Keşke böyle düşünüyor olmasaydım. Keşke ben de Efendimizin Taif’de yaptığını yapabilip Gaziantep Belediyesi’nin davetlisi olarak verdiğim konferansta söylediğim sözleri çarpıtarak haber yapan gazeteci bozuntuları ve o haberlerin altına benimle ilgili hiçbir bilgi ve fikirleri yokken iğrenç yorumlar yazan insanlarla ilgili “ Yüce Rabbim sen onlara da merhamet et” diyebilseydim. Ama şu an böyle dua edersem bunun hiç de dürüstçe olmayacağının çünkü o yorumları yazanlarla ilgili kalbi duygumun merhamet değil “şaşkınlık” olduğunu itiraf etmeliyim.

Epey düşündükten sonra dünden bu yana yaşadığım karmakarışık duyguları en iyi tanımlayan kelimenin “şaşkınlık” olduğuna karar verdim. Evet “kızgın” değilim, kendi nefsimle ilgili “üzgün “de değilim ama duvara toslamış gibi, üstünden tır geçmiş gibi derbederim. Yorumları yazanların kullandıkları kelimeler beynimin içinde uğulduyor. Bir insanın hiç tanımadığı birine hangi cesaretle “ Türbanlı Fahişe” yada “ Or…..pu” diyebildiğini, bir hemcinsimin benim çocuklarınızla beraber cinsel ve fiziksel şiddet içeren sahneler izlemeyin gibi sözler söylerken aslında “cinsel haz “yaşadığımı iddia etmesinin arkasındaki düşünce kalıbını, “Onlar hep belden aşağı düşünürler” derken daha önce kullandığım hangi cümleme dayanarak bu kadar rahat ahkam kestiklerini anlamaya çalışırken yoruldum. Cidden şaşkın ve yorgunum. Duygularım bu kadar karışıkken bir kahramanlık yapıp “ Allah’ım sen bana iftira atan, yalnız bana değil benim şahsımda milyonlarca Müslüman kardeşime, tecavüzcü, sübyancı, sapık, ahlaksız” muamelesi yapan o zavallı kullarını af et, onlara mağfiret et” falan demeyeceğim. Hukuki süreci sonuna kadar takip edeceğim, eğer o sürecin sonunda birileri “ affedersiniz aslında o an o kelimeleri yazarken ne yazdığımın çok farkında değildim “ gibi bir şeyler söylerse af edip etmemeyi o gün düşüneceğim.
Biraz önce “ yorgunum , beynimin içi uğulduyor “dedim ya aslına bakarsanız beni bu kadar perişan eden yalnız o saçma haber başlıkları ve başlığa takılıp içeriği okumadan hakaret eden yorumcuların sözleri değil beni esas dünden beri kendi kendime sorduğum “ Acaba ben de bugüne kadar yakından tanımadığım, karşılıklı iki kelam etmediğim, zikrini fikrini kendi ağzından dinlemediğim kaç kişi hakkında yargısız infaz yaptım?” sorusuna verdiğim cevaplar yordu. 
Yalnız kendim için değil benim gibi düşünen ve dün bana yapılan saldırıyı şiddetle kınayan kardeşlerim için de sordum aynı soruyu kendime. Ve şunu fark ettim aslında karşımızdaki “ötekilerden” ise saldırma, yaftalama, suçlama konusunda yok birbirimizden farkımız. Farkımız kullandığımız kelimelerimiz. Bir de diğerleri Yüce Rabbimizin Hucurat suresinin 12. Ayetinin ilk bölümünde “Siz ey iman edenler! (Birbiriniz hakkında kötü) zandan şiddetle kaçının! Unutmayın ki zannın bir kısmı ağır bir vebaldir! “ buyurduğunu bilmezlerken biz ne yazık ki bile bile zan ediyoruz 
Yıllardır verdiğim konferanslarda sık sık vurguladığım gibi bizler dijital dünya ile o alemde dikkat etmemiz gereken etik kurallarla ilgili çok düşünmeden tanıştık. O nedenle gerçek hayatta yapmayacağımız bazı davranışları sanal dünya da yapıyor ve farkında olmadan çift karakterli yaşıyoruz. Birinin yüzüne, gözlerinin içine baka baka söyleyemeyeceğimiz sözleri hiç düşünmeden yazıya döküp sanal dünya da bir anda yüzlerce , binlerce insanla paylaşmanın, ya da evimize gelen misafir bir yemeğin kokusunu duysa canı istemiştir diye zorla sofraya oturtup yedirmeye çalışırken, görünce canlarının isteyebileceğini düşünmeden yediğimiz yemeklerin fotoğraflarını paylaşmanın açıklaması “akıl tutulması “ değilse, başka ne olabilir bilmiyorum.
İşte o nedenle, başkalarını bilmem ama hiç olmadı iki dünyada mutlu olma telaşında olan bizlerin Alemlerin Rabbi olan Allah’ın sanal alemin de Rabbi olduğunu, orada yazdığımız çizdiğimiz her şeyden gerçek hayatta söylediklerimizi kadar sorumlu olduğumuzu hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor. Acaba diyorum “ Siz ey iman edenler! (Birbiriniz hakkında kötü) zandan şiddetle kaçının! Unutmayın ki zannın bir kısmı ağır bir vebaldir! Birbirinizin gizli saklısını da asla araştırmayın ve birbirinizin gıybetini etmeyin! İçinizde ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanan biri var mı? Bakın, tiksindiniz işte! Sözün özü: Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varın! Kuşkusuz Allah tevbeleri kabul eden sınırsız bir rahmet kaynağıdır.” Mealindeki Hucurat suresinin 12. Ayetini bilgisayarlarımıza ekran resmi yapsak sanal dünya da atıp tutarken kendimizi kontrol etmemizde işe yarar mı ki? 
Dün bu saatlerde Rabbimizin El- Hamid ism-i şerifi ile ilgili yazarken “hamd “etmem gereken çok fazla şeye sahip olduğumun farkındaydım ama dün yaşananlar bana sahip olduğum en büyük hazinenin eşim, yavrularım ve dostlarım olduğunu bir kez daha gösterdi.
Yüce Rabbim dün ben ilk şoku yaşarken “söylediğin ve yazdığın her şeyde yanındayım” diyerek destek veren bir eş nasip ettiğin için sana binlerce kere teşekkür ediyorum.
Annelerinin yanlış bir şey yapmadığından ve yapmayacağından emin olan evlatlara sahip olmanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu dün yeniden fark ettim. Yavrularım ve eşleri bana destek olmak için seferber oldular. Elhamdulillah.
Ettikleri telefonlar, yazdıkları mesajlarla “yanındayız, sana inanıyor, güveniyoruz” diyen yüzlerce güzel insan bana yürüdüğüm yolda yalnız olmadığımı gösterdi. Verdiğiniz destek için hepinize teşekkür, sizin gibi güzel insanlarla yolumu kesiştirdiği için de Yüce Rabbime binlerce kere hamd ediyorum.
Yüce Rabbim sen yazdıklarımızın ve söylediklerimizin doğru anlaşılmasını nasip et.
Yüce Rabbim sen kalplerimizi kinden, nefretten, öfkeden arındır. Birbirimizi anlamamızı , birbirimizi duyabilmemizi nasip et.
Ey haksızlığa uğramışların hakkını kötülerden alacağını vaad eden, “ Aziz-ün Züntikam” isimlerin sahibi Yüce Rabbim, haksızlığa uğradığımı düşünüyor ve hak etmediğim ithamlarla özelde bana genelde senin dinine saldıranları sana havale ediyorum. Senin her şeye gücün yeter. AMİN.

5 yorum:

  1. Nurten hanım,ne kadar asil bir duruşla duygularınızi yorumladiniz. Şer görünen bu olay inşaallah hayirla sonuçlanır. Zaten en büyük mahkemeye havale etmişsiniz. Yazilarinizi ve çalışmalarınizi destekliyoruz. Lütfen üzülmeyiniz. Sizin üzüntü ile kaybedecek vaktiniz yok. Allaha emanet olunuz. En büyük hak koruyucu olan Allah 'tir.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Aziz, muhterem, mübarek, mualla, gayretli, himmetleri ve hizmetleri herkesçe malum ve indallahta makbul hocam...
    Meselenin ne olduğunu sizin ifadelerinizden anladığım kadarıyla; malum medyanın mel'un bir taarruzuna düçar olmuşsunuz.
    Evvela; asla üzülmeyin. "Korkma. Allah cc bizimledir"
    Ayeti Zırhımızdır.
    Hala hatırımdadır: Siz ki, gelin olduğunuz evi kreş yaparak bu kutsal ve kudsi eğitim hizmetine herşeyinizle başlamıştınız. Başta eşiniz Mehmet abi olmak üzere evlatlarınız ve torunlarınızla bu hizmeti okul öncesinden liseye kadar (ki inşallah üniversite de olacaktır. ) ve bugüne kadar getirdiniz. Hizmetinizi telif ettiğiniz kitaplarınızla ve konferanslarla arttırdınız. Bugüne kadar rahle-i tedrisinizden geçen binlerle talebeniz güzel hizmetlerinizin meyvesi, neticesi, semeresi, şahidi ve gelecekte sürdürücüleri olmuştur ve olacaktır.
    Demek ki; yaptığınız hizmetler artık onların da dikkatini celbetmiş ve faidelerinden rahatsız olmuşlar ki tiynetlerince davranmışlar.
    Hasta yatağımda bütün ruh-u canımla Allah'tan sabrınızı arttırmasını, hizmetlerinizi daha aşk ve şevkle sürdürme azminizi arttırmasını, o geniş ve güzel ailenizle bu ve benzeri hadiselerden sizlere mahfuz eylemesini niyaz ediyorum.
    Zulmünden lezzet alanları Allah'ın cc Kahhar ismine havale ederiz.
    Hukuki süreç başlatmak haktır.
    Bozdağ ailesi olarak desteğimiz, duamız, hayrınıza, iyiliğinize, himmetinize şahitliğimiz lillah içindir.
    Selam ve dua ile muhabbetle.

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil