16 Şubat 2013 Cumartesi

GÜLER YÜZLÜ İNSANLAR DİYARINDA


JAKARTA GÜNLÜĞÜ 2
“Endonezyalılar çok zarif insanlardır.” Hac ve Umre vazifesini yerine getirmek için mübarek topraklara giden herkes, dilini bilmediği, iki kelam konuşamadığı dolayısıyla aslında hiç tanımadığı Endonezyalı kardeşlerimizi eminim ki böyle tanımlar. Bu gezi benim için yerdeki karıncayı incitmekten korkarak yürüyen, her gördüğüne gülümseyerek selam veren bu güzel insanlar için hüsn-ü zanla oluşturduğum duygu ve düşüncelerimin ilm-el yakin ve ayn-el yakin kesinleşmesine vesile oldu.


Misafiri olduğumuz kardeş okulumuzdaki arkadaşlarımızla karşılaştığımız ilk andan uçağımıza binmek için onlardan ayrıldığımız son dakikalara kadar yukarıdaki cümleyi onlarca defa tekrarlamamıza neden olacak olaylar zinciri bizim okulun bahçe kapısından içeri girmemizle başladı.  Okulumuzun İngilizce koordinatörü Mesut Bey, lise müdürümüz ve aynı zamanda eşim olan Mehmet Bey’le beraber bir gece önce sözleştiğimiz gibi sabah saat 7’de kardeş okulumuz Bakti Mulya 400’ün bahçesine vardığımızda büyük bir kalabalığın ellerinde Türk bayrakları sallayarak bizi beklediğini gördük. Biz daha ne olduğumuzu anlayamadan iki öğrenci, filmlerde gördüğümüz orkide çiçeklerinden yapılmış kolyeleri boynumuza taktı. Okuldaki bütün öğrencilerin ellerinde bayraklar sallayarak ve alkışlayarak doldurdukları koridorlarda onlarca gülümseyen gözle bakışıp bize son derece dostane uzana elleri sıkarak ilerledik ve karşılama töreninin yapılacağı salona girdik. Salonun başköşesinde Cakarta büyük elçiliğimizden ödünç aldıklarını daha sonra öğrendiğimiz bayrağımız bizi bekliyordu. İki ülkenin milli marşlarının okunmasının ardından okul öğrencilerinin birbirinden renkli milli kıyafetlerinin içinde sergiledikleri halk oyunlarını izledik.  Kendimizi, ülkemizi ziyaret eden devlet başkanları gibi önemli hissetmemizi sağlayan ilgi ve ikram karşısında geçen yıl kardeşlerimiz bizim okulumuzu ziyaret ederlerken hiç de bu kadar görkemli bir karşılama yapmadığımızı hatırlayıp derin bir utanç yaşadım. Öğrencilerimiz için hazırlanan öğle yemeği için Cakarta’nın öbür ucundaki Türk lokantasından bir aşçı getirterek Türk yemekleri pişirttiklerini duyunca “Türk misafirperverliği” efsanesini daha önce hiç Edonezya’da bulunmamış insanların uydurduğunu düşündüm.

Misafirperverlikte bizi sollayıp geçen bu güzel insanların bizden oldukça önde oldukları bir diğer noktanın ise birbirinden çok farklı özelliklere sahip etnik gruplarla bir arada yaşama becerileri. Altı bin tanesinde insanların yaşadığı on üç bin adadan oluşan ülkede hala 200 ayrı dilin konuşulduğunu, % 80’inin Müslüman olduğu 270 milyon nüfusa sahip ülkede Budist, Hindu, Katolik ve Protestan Hıristiyanların ve putlara tapanların bir arada yaşadığını ve en ilginci eyaletlerinin birinin şeriatla yönetilirken bir diğerinde hala kralın olduğu ve kralın vali olarak atandığını duyunca  tek ……, tek….. , tek…….. uğruna dökülen onca kan, ölüp giden onca can için yüreğim tekrar tekrar sızladı.
Endonezya tam 350 yıl Hollandalıların hakimiyetinde kalmış. Ondan önce de 150 yıl kadar Portekizliler sömürmüş, Java ve çevresindeki adaları. Bu kadar uzun süre sömürge olmalarına rağmen kendileri olarak kalmayı başarmış bu insanlar. Hollandalılar 1912 yılına kadar Endonezyalıların okula gitmesine izin vermemiş. Bizim cephemizden bakınca çok korkunç bir şeymiş gibi gözüken cahillik bir yandan da bu insanların Hollandalılaşmamaları için önemli bir fırsat olmuş. Okula gitmeyince Hollanda dilini öğrenmemişler ve o kültürün etkisi altına girmemişler. Tabii ki cahillik yanında fakirliği getirmiş ama son yıllarda yaptıkları ekonomik hamle ile inşallah hak ettikleri refah seviyesine en kısa zamanda çıkarlar. Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim. Adayı değerlerinden uzaklaştırmak adına Hollandalıların 350 yılda yapamadığını ne yazık ki küresel dünyanın sevimli savaşçıları çok büyük bir hızla başarıyor gibi gözüküyor. Dünya devi hamburger firması burada da var. Hayatında hiç ekmek yememiş, sabah kahvaltıda bile haşlanmış pirinç yiyen bu insanlar hamburgeri nasıl yiyor diye merak etim ve sordum. Aldığım “Bizim hamburgerimiz sizinkinden farklı, içindeki baharatlar bizim baharatlar, eti de bizim damak tadımıza göre hazırlıyorlar.” cevabından sonra topla tüfekle girilemeyen ülkelerin televizyon, internet ve dev gıda devleri tarafından nasıl işgal edilip tek tiplileştirildiklerini düşündüm. Ufak tefek zayıf insanlar Endonezyalılar ya da binlerce yıldır zayıflarmış ama artık onlar da şişmanlıyorlar desek daha doğru olur.  Okul koridorlarını gezerken rastladığımız tombik çocuklar fast food rüzgarının insanların beden ölçülerini nasıl değiştirdiğinin en acı göstergesi.
Acheli öğretmen rehberimizin söylediğine göre adadaki İslam kimliğine yazılı kaynaklarda en erken 13. yüzyılda rastlansa da anonim tarihe göre Endonezya İslam’la Anadolu’dan önce tanışmış. Sumatra adası ve özellikle Ache yerlileri İslam’ın Pasifik’teki öncüleri. Başkentin üzerinde bulunduğu Java adasının ise İslam’la şereflenmesi 18. yüzyılda gerçekleşmiş. Adanın yerli halkı Budist iken İslam’a yönelmişler. O nedenle ülke içinde İslam’ın sosyal hayatın içinde yaşanmasının da birçok farklı rengi var. Örtü bizdeki gibi sırtlarındaki kambur değil. Sokaktaki, bankadaki, okuldaki ya da polis departmanındaki kadınların kiminin başı örtülü kiminin açık. Mescitler namaz saatinde birden doluyor. Açık ya da kapalı kadınların hepsi çantalarından çıkarttıkları “mukana “adı verilen dizlerine kadar uzanan örtülerini ve eteklerini giyerek namazlarını kılıyor. Hac ziyareti esnasında giydikleri beyaz örtüler bir anda camileri dolduruyor.
Beş altı günde yaptığım gözlemler ne kadar doğrudur çok emin değilim ama gördüğüm kadarıyla Endonezya’nın bizden bir adım daha önde olduğu bir diğer nokta ise kadının dişi değil kişi olarak önemsenmesi. Başı açık kadın çok ama plaj elbisesi gibi giysi ile gezen bir tane bile kadına rastlamadık. Soyunmanın gelişmekle eşdeğer tanımlanmadığı kesin. Cakarta caddelerini dolduran motosikletleri sürenlerin yarısı kadın olduğuna göre kadın, toplum hayatının her yerinde eşitlikçi bir şekilde var. İlginç bir tevafuk kardeş okulumuzun genel müdürü de bir kadındı. Bayan Fifin  ve diğer bayan öğretmenlerle yaptığımız sohbette kadın ve erkeğin okuma ve çalışma oranlarının büyük adalarda eşit olduğunu, küçük adalarda ise yerel kültürün farklı yansımalarının olduğunu, genel olarak kadının yükselmesinin önünde toplumsal ve kanuni engellerin bulunmadığını  söylediler.
Endonezya, üç ayrı saat diliminde bulunan İslam dünyasının en kalabalık nüfusuna sahip bir ülke. Bu dev ülkeyi üç beş gün başkent sokaklarında gezerek, içine safari parkın kurulduğu yağmur ormanlarında dolaşarak ve Endonezya’nın her bölgesinden mimari örneklerin sergilendiği Minyatür Endonezya Parkı’nı gezerek tanımak tabii ki mümkün değil.
Benim gördüklerim okyanusta bir zerre. 
Rabbim size daha çoğunu görmeyi bize de tekrar tekrar gitmeyi nasip etsin J



5 yorum:

  1. Aminnn. Gitmiş kadar olduk hocam...
    Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. maşallah hocam... sizin için ne kadar bereketli, değerli ve özel olmuş bu bir kaç gün... çok büyük bir heyecan ve gıpta ile okudum yazınızı. Gözlem ve paylaşımlarınız için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  3. Hocam yureginize saglik gercekten gitmis kadar olduk. Bizde ordaymisiz gibi okudum.. Rabbim hepimize gitmeyi ve sizin gibi gormeyi,hissetmeyi nasip etsin ins. Bu arada Hocam bence gecen sene onlarda cok mutlu ayrilmislardi turkiyeden ...

    YanıtlaSil
  4. Selamun Aleykum Nurten Hanım, size ulaşmaya çalıştım lakin, mail adresinizi bulamadım.


    Ankara Keçiören Fatih Kütüphanemizde çok eksik kitabımız var, bu sebepten ötürü siz ve sizin gibi değerli yazarlarımıza ulaşıp kendi kitaplarından göndermelerini rica ediyorum.
    Biliyorsunuz ki sizin kitaplarınızda aile eğitiminde çok önemli kitaplar. 1'er tane bile gönderseniz az görmeyin gönderin, 1 kitap bile 10'larca kişiye ulaşıyor.
    Siz Ankara'da olduğunuz için kendinizde götürebilirsiniz, götürme olanağınız yoksa bende ulaştırabilirim.
    Kargoyada verebilirsiniz. Gönüllü olarak Kütüpanemizi güzelliştirmek için uğraşıyorum.

    Sait Çamlıca: 1 set (11 tane kitaplarından gönderdi)
    Mehmet Teber Kitaplarından 3'er adet gönderdi.
    Moral Kitap: 55 adet kitap gönderdi.
    Hatice Kübra Tongar: Tüm kitaplarından 1 set gönderdi.
    İsmail Tongar: 3 adet kitap gönderdi.
    Tahlil Yayınları: 4 kitap, 2dergi gönderdi.
    Doç. Dr. Caner Taslaman: 15 adet kitap gönderdi.
    Adem Güneş: 3 set kitaplarından gönderdi.
    Senai Demirci: iletişime geçtim olumlu yanıt aldım, kitaplarını bekliyorum.
    Ahmet Ay: iletişime geçtim olumlu yanıt aldım, kitaplarını bekliyorum. Sizden ricam kendi kitaplarınızdan Kütüphanemize gönderebilir misiniz? Olumlu veya olumsuz yanıtlayıp merakta koymayın lütfen. Hayırlı çalışmalar.
    hayaticindenn@gmail.com
    mesajımıda blogunuzda yayınlamayın lütfen..:)

    YanıtlaSil
  5. Sky Casino in Jordan 7-star Discounts - Air Jordan7
    Shop for SKYCITY's where can i find jordan 18 white royal blue 7 STAR discount code e 스포츠 and air jordan 18 retro men discount promo. Save with air jordan 18 retro men red store our latest where to find air jordan 18 retro varsity red SKYCITY promotional codes & free promo for more than 15 countries.

    YanıtlaSil