6 Aralık 2012 Perşembe

TORUNCUKLAR İÇİN ANNEANNE KİTAPLARI


       “Annannem bipab  okuuuuu” diye sesleniyor 18 aylık Azadecik annesine.
        Meryem bebek için İstanbul da olmamın en güzel taraflarından biri de hemen her gün kardeşini ve bebeği görmek için gelen Hilal'im ve onun yavrusu Azade'm ile beraber olabilmek. Azade şimdi bir buçuk yaşında.Dünya tatlısı birşey. Kelimeler yarım yarım çıkıyor ağzından ama o kadar çok nesnenin ismini biliyor ki şaşırmamak mümkün değil. Aslında buna şaşmam anlamsız çünkü doğduğundan bu yana anne ve babasının  bir gün içinde onlarca kitap okuduğu bir yavrunun çok fazla nesneyi tanıyor ve isimlendiriyor olmasından normal ne olabilir ki.
        Azade de tıpkı diğer torunlarım Selim ve Amine Elisa gibi hiç televizyon görmeden büyüyen nadir şanslı çocuklardan. Her iki kızımın evinde televizyon yok. Dolayısıyla çocukların hayatında, diziler, çizgi filmler, reklamlar yok. Onlar tüm görsel uyaranlarını gün boyu ellerinden bırakmadıkları kitaplardan ediniyorlar. O nedenle kitap bakmak yada kitap okutmak o çocuklar için ciddi birer ihtiyaç. Geçen sene sonbaharda Berlin’e Elif'imi ziyarete gittiğimde Selimciğimle beraber odasındaki kitaplarını saymıştık. Türkçe  Almanca ve İngilizce  üçyüz küsür kitabı vardı yavrumun. Herhalde  şimdi bu sayı üç yüz elliyi geçmiştir. Her biri özenle seçilmiş yüzlerce kitabın arasında altı tanesi var ki onlar  yeryüzünde bir tek Selim de ve bende var.  Benim Selim için yazdığım/yaptığım özel anı kitapları onlar.
         Azadeciğimin “Annannem bipab  okuuuuu” diye çığlık atarak annesinden okumasını istediği kitap da  benim Azade için yazdığım kitaplar. Onların adı “ananem bipab” . 
Azade o kitapları çok seviyor çünkü kitabın kahramanlarını çok yakından tanıyor.
Anneannenin kitabının kahramanları dayılar, kuzenler, dedeler, nineler ve en önemlisi kendisi.  


 Toruncuklar için kitap yazma fikiri 3 yaz önce Amine Elisa’nın doğumu için Berline gittiğimde Selimle yaptığımız Hayvanat bahçesi gezisi esnasında ortaya çıktı. Selimciğim o yaz üçbuçuk yaşındaydı. Bebek Amine ve annesini evde bırakıp gittiğimiz hayvanat bahçesinde Selim neredeyse gördüğü her şeyle ilgili soru sorunca  ben bu gezinin sıradan bir gezi olmayacağını çünkü Selim'in çok ciddi gözlem yaptığını fark ettim. Ve bu geziyi nasıl unutulmaz hale getiririm diye düşünmeye başladım. Hayvanat bahçesini gezerken ziyaret ettiğimiz her hayvanın önünde fotoğraf çekmeye özen gösterdim ve aramızda geçen konuşmaları unutmamak için kendimi zorladım Eve gelince önce fotoğrafları bilgisayara indirdim. Loğusa kızım ve minik bebeğimizden fırsat bulduğum her an uygun fotoğrafları  seçip yanlarına yazmaya başladım. Bir çok yerde hayvanlarla ilgili bilgiler verdim, olumlu davranışlarını pekiştirecek vurgulamalar yaptım. Sayfaları internetten bulduğum çizgi resimlerle süsledim ve Selim'e “ Senin için bir kitap yazıyorum bana yardım eder misin? “diye sordum. Yazdıklarımı Selim'e okuyunca o da heyecanla bazı eklemeler yaptı sonra babası gidip ilk kitabımızı fotokopicide bastırdı J. Selimciğim içinde kendi fotoğrafları olan bir hikaye kitabını eline aldığında sevinçten neredeyse  bayılacaktı.  Bütün kitaplarını bir tarafa bıraktı ve günde en az 5-6 defa Selim ve Anneannesi Hayvanat Bahçesinde kitabını okutmaya başladı. Başrol kahramanının kendisi ve anneannesi olduğu bir kitabı okumanın bir çocuk için ne kadar önemli bir şey olduğunu o zaman fark ettim. Bir hafta sonra biz tekrar yollara düştük. Bu seferde Selim'in gezmekten çok mutlu olduğunu söylediği “teknik müzeye” gittik. Bizim Koç müzesi gibi bir yer. Eski uçaklar, gemiler falan var. Orada fotoğraf çekerken Selim “anneanne bir tanede Selimle anneannesi müzede kitabı yapalım mı?” diye sorunca  anladım ki beni yepyeni bir yazarlık macerası bekliyor.
 İşte o gün bugün toruncuklarla yaşadığımız kıymetli anları kayda alıyorum ben. Köyde hep beraber geçirdiğimiz güzel bir günün ardından “Selim ve Dedesi Çiftlikte” kitabını yazdım. Daha sonra içinde oruç, iftar, sahur, teravih, bayramlaşma, hediyeleşme gibi kavramları işlediğim “Selim Bayramlaşıyor” kitabı çıktı ortaya. Meryem bebeğin annesi Amine'min düğün telaşı içinde çektiğim fotoğraflarla “Selim ve Amine Elisa’nın Teyzesi Evleniyor” kitabını yazdım. Dürü, çeyiz, kına, gelin hamamı,dünür, nikah gibi bir çok etnografik kavram o kitap sayesinde Selimciğimin bilgi hazinesinde yerini aldı.
         
“Selim ve Amine Elisa için yazılır da Azade’nin anneanne kitabı olmaz mı?” dedim ve geçen kış Azade 9 aylıkken İstanbul’un öbür ucundaki halamı ziyarete giderken çektiğim fotoğrafları bir araya getirerek “Azade ve Anneannesi İstanbul’u geziyor” kitabını yazdım.  Bu yaz hep beraber yaptığımız tatilin anıları da kitaplaşınca Azadeciğimin bir de “yeken bipab”ı oldu. Bu sonbahar Ilgaz dağlarında çoluk çocuk geçirdiğimiz birkaç günü yazdığım “Ilgaz Dağlarında Üç Gezgin” kitabı ile torunların anneanne kitap koleksiyonları epey gelişti.
      
Çocukların televizyon karşısından kalkıp bilgisayar başına geçti oradan kalkınca da eğer kendilerinin yoksa bile anne yada babalarının cep telefonunda oyun oynadığı dolayısıyla ekrandan ekrana gezerken kitabın hızla hayatlarından çıktığı bir devirde kutsal kitabımızın ilk emri “OKU” da hayatlardan çıkıyor. İlk emri askıya aldıktan sonra diğer emirlerin uygulanmasını beklemek ise bence ciddi bir hayal.
       İşte o yüzden ne yapıp yapıp yavrusunu kitapla dost kılmak isteyen anne-babalar, nine ve dedeler için  bizim anı kitaplarımız teşvik edici bir örnek olabilir düşüncesi ile yazdım bu   yazıyı.
        “Ben nasıl kitap  yazayım hocam.  Yazar mıyım? Çizer miyim? “ demeyin. Hazır bilgisayarın başında iken çekin besmeleyi ve başlayın çalışmaya. Yapacağınız ilk şey bilgisayarınızın başına geçip çekilmiş fotoğraflarınızı şöyle bir taramak. Ardından da aynı konsepte uygun fotoğrafları bir hikaye bütünlüğü içinde bir araya getirmek gerekiyor
Ben Powerpoint programını kullanıyor sayfaları slayt düzeninde hazırlıyorum ama eminim ki çok daha gelişmiş programlar vardır ve ortaya grafik  düzenlemesi daha güzel eserler çıkar. Powerpoint te çalıştıktan sonra slaytları jpg. formatına çeviriyor ve belleğe alıp en yakın kırtasiyeye gidiyorum. Biraz kalınca bir kağıda aldığım renkli fotokopileri bir de spiralle ciltletince bizim kitaplar ortaya çıkıveriyor.
    Bu yazıyı okur okumaz bir çoğunuzun kendi yavruları, torunları yada yeğenleri için bir kitap yazmak/yapmak için  kolları sıvayacağını biliyorum. J
Ortaya çıkan eserleri benimle de paylaşırsanız çok sevinirim.
KOLAY GELSİN …

2 yorum:

  1. HOCAM KALEMİNİZE SAĞLIK. BEN DE MOTİVE OLDUM, AMATÖRCE EVDE BÖYLE BİŞİ YAPABİLRİM. BU TARZ ŞEYLERİN KÜÇÜKLERİNİ ÖĞRENCİLERE BİLE YAPTIRIYORUZ BAZEN...BENİM DE 2 YAŞINDA BİR KIZIM VAR VE KİTAP OKUMAYI ÇOK SEVİYOR. HATTA YAZINIZI OKURKEN, KİTABINI GETİRİP "OKUUU" DİYE BAĞIRIYORDU. BU YAZIDAN SONRA KIZIM ASEL'E DAHA FAZLA KİTAP OKUMAM KONUSUNDA DA MOTİVE OLDUM.GEÇEN YAZ EŞİMLE BU TARZ BİR KİTAP OLUŞTURDUK ASLINDA. EŞİMİN BİR ÇOK SÖZÜ VARDI (ÖZLÜSÖZ TARZI DEYİŞLERİ) ONLARI, SEYEHATLERDE ÇEKTİĞİ MANZARA FOTOĞRAFLARIYLA BERABER, İNGİLİZCE, TR OLARAK HAZIRLADIK, KİTAP OLARAK BASTIRDIK, ANI OLARAK. BUNUN ZEVKİ VE HEYECANINI YAŞAMIŞ OLDUK. BU DÜNYAYA GÜZEL ESERLER BIRAKMAK BÜYÜK MUTLULUK...SEVGİLER...REYYAN

    YanıtlaSil