9 Aralık 2012 Pazar

UÇAKTAKİ ANNEANNE


            
Uçaktayım.
Yavrumu ve yavrusunu İstanbul ' bıraktım. Ankara’ya dönüyorum.
Amine'm hamileliğinin kırkıncı haftasını sürerken gitmiştim İstanbul’a. Anneliğe adım adım yaklaştığı son günlerin heyecanını beraber yaşadık yavrumla. Gözüm gözünde  sorduğum “bir şey var mı?” yavrum sorusu ile başladık her güne. "Bir şey var mı?" sorusu arkasında “sancılar başladı mı?” sorusunu saklıyor. Ama içinde sancı kelimesi geçen bir soruyu göz göre göre sormak biraz ürkütücü geliyor insana.
Beraberliğimizin birinci haftası biterken sabah namazına uyandığımda  yavrum salonda bir aşağı bir yukarı yürüyordu. Bu sefer korkarak sordum "bir şey var mı?” “Evet, galiba” dedi bebeğim ürkek ürkek. Hem aylardır beklediği  yavrusuna kavuşma süresinin azalmasının mutluluğu hem de daha önce hiç yaşamadığı bir deneyimin başlamasının heyecanı ve kaygısı kaplamıştı yavrumun yüzünü. Dokuz aydır beklediğimiz an gelmişti ama ikimiz de o anı durdurmak yada ertelemek arzusu içinde idik. Ben okumalarımı hızlandırırken yavrumun da sancıları sıklaşmaya başladı. Yıllar önce beraber umre yaptığımız bir kadın doğum uzmanı doktor hanımın tavsiyesi ile aldığım meryemotunu koydum suya. Doktor hanım “Ot açılırken rahim de açılıyor. Bilimsel bir açıklaması var mı bilmiyorum ama ben hastalarımın doğumlarını kolaylaştırdığına ve hızlandırdığına şahitim” demişti. “Ya Rabbim sen yavrumun yardımcısı ol. Bu zorlu yolculuğu kolay kıl” duaları ile koydum meryemotunu suya. Hatta kuru dallar çabucacık açılsın diye suyu biraz ısıttım. Amine'm doğumu kolaylaştırsın diye okuyup hazırladığı suyunu içti yudum yudum. Furkancığımın desteği, duaların gücü, doktorunun doğru yönlendirmeleri, Hilal'imin doğum süresince yaptığı koçluk ve Amine'min müthiş  çabası ve tabii ki Rabbimin izni  ile Meryem bebek aynı gün öğleye doğru doğdu elhamdulillah.
On beş gündür evimizde her an Rabbimin mucizelerinin farklı farklı tezahürlerine şahit oluyoruz. Lohusa Amine'm bir yandan iyileşip bir yandan dünyanın en kıymetli kavramı olan “annelik”le bütünleşirken Meryem bebek hergün biraz daha dünyalı oluyor. Bakışları daha anlamlanıyor. Kucağıma aldığımda gözlerini yüzüme sabitliyor. Ben onun için dua ederken anlıyormuş gibi hafif bir tebessüm oluşuyor minik dudaklarında. "Rabbim senin yarattığın güzellikleri görmesini, sahibinin sen olduğunu fark etmesini, yaratılmış her şeye saygı duymasını nasib et” diyor ve ekliyorum: “Rabbim sen yavrumu ekranların şerrinden muhafaza et, bana derin derin bakan bu güzel gözlerin arkasındaki zihin ve yüreğin  çizgi filmlerle, oyunlarla, dizilerle  kirlenmesine izin verme.”
Uçakta iniş anonsu yapılıyor. Allah izin  verirse uçağımız 15 dakika sonra Ankara'ya  varacak ve  yavrumla  aramızda dörtyüz  küsür kilometre mesafe olacak. Bizi uçağa götürmek için gelen Ozan kapıda beni görünce “Yüzünüzü gören Avusturalya'ya gidiyorsunuz sanacak,” demişti. Ne fark eder ki ha Ankara ha Avusturalya.  “Anne” diye seslendiğinde koşup gidemeyeceğim ki yanına.  “Isırgan otu çayı mı yapayım? Ya da hoşaf mı içmek istersin?” diye soramayacağım canıma. Ayağında terlik, sırtında hırka yoksa "Yavrum sıkı giyin sütün üşür, bebeğin gazı olur,” diyemeyeceğim.
Ha deyince yanında olamayacağım ama dualarım hep onlarla olacak. Dua iki taraf için ne kadar önemli bir dayanaktır insan böyle zamanlarda daha iyi anlıyor. Üç yıl önce Elif'imi Selim ve bebek Amine ile Berlin'de bırakıp uçağa bindiğimde çok derinden fark etmiştim duanın insanın ruh sağlığı için önemini. Uçak Berlin Tegel Havalimanı'ndan ayrıldığında camdan bakarken okuduğum duaların yavrumun evini sarıp sarmaladığını hissetmiştim yüreğimde. Onları Rabbime emanet etmenin huzuru ile dökülmüştü gözyaşlarım yanaklarıma. Göz yaşlarım birbuçuk yıl önce de bebek Azade'yi, Hilal'i ve Ozan'ı bırakıp Ankara’ya dönerken  aynı duygularla  ıslatmıştı yanağımı.
      Hilal'im geldi kardeşinin yanına ben kapıdan çıkarken. Azade'yi toruncukları ile pazar keyfi yapsınlar diye babaannesine bırakmış. Furkan eve dönesiye o kalacak Amine ile beraber. Kırk gün loğusayı yalnız bırakmamak lazım der büyükler. Bence haklılar. Eskiden kırk basarmış, şimdilerde de loğusalık depresyonu bekliyor kapıda. O zaman hep beraber bir sevgi zinciri oluşturmak gerekiyor loğusayı sarıp sarmalayacak. Meryem’in babaannesi ve halaları bu zincirin en güçlü halkaları. Hep beraber destek olacaklar küçük hanımın dünyaya, anneciğinin anneliğe alışma yolculuğuna.
      Uçakta bir bebek ağlıyor. Basınçtan kulakları mı acıdı ki yavrucuğun, diye hop ediyor yüreğim. “Selimciğimi onbeş günlükken bindirmiştik uçağa. Kalkarken ve inerken emzirmişti Elif'im. Acaba bu anne biliyor mu ki bebeğin emerken basınçla mücadelesinin daha kolay olduğunu?" diye düşünüyor ve kalkarken  bu konuda anons etmeyen hosteslere  kızıyorum. “Küçük bebeği olan annelerin kalkış ve inişlerde bebeklerini emzirmeleri önemle rica olunur,” deseler ne olur sanki.
     Yolcunun duası kabul olur diye müjdeliyor efendimiz. Yol bitmeden son dualarımı ediyorum yavrularım için: “Rabbim sen tüm yavrulara ve benim yavrularıma iyi günler göster. Anneleri ve babaları ile beraber büyüsün çocuklar. Yürekleri ve akılları kulluk bilinci ile gelişsin. Hayırlı işler yapacak becerilerle donansınlar.” Amin.
        Uçağın tekerleri yere deydi. Perona yanaşıyoruz. Dışarıda sevdiğim adam beni bekliyor. Evimi özlediğimi fark ediyorum. Dudaklarımdan son olarak annemin bizi gurbette bırakıp giderken ettiği dua dökülüyor: “Rabbim herkese evinde rahatlık huzur versin.”

6 yorum:

  1. Amin..çok duygulandım..bu sefer ninni minni yazacak hal bırakmadınız hocam..bu yazının kendisi, zaten baştan aşağı bir ananın yavrusuna söyleyebileceği en dokunaklı ninni olmuş..Tüm anneler ve yavruları Allah'a emanet ola..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rabbim cümlemizin yavrusuna hayırlı yazı yazsın. Geçim güzelliği versin inşallah

      Sil
  2. "Kuzumun kuzusu" demişsiniz ya Hocam, biz de " balamın balası" deriz:) Rabbim balanıza ve balasına sağlıklı uzun ömürler versin inşallah.Zincirin halkaları uzakta da olsa oldukça güçlü...Yazınızın sonundaki duanızı herkese nasip etsin Allah.

    YanıtlaSil
  3. İnsanın bir annesinin olması ne güzel. Anneleri evlatlardan, evlatları annelerden ayırmasın Rabbim.
    Ve sevilen adamlar, onlar, ebedi Babalar...

    YanıtlaSil
  4. Ben ÇANKIRI dan Esra.Nurten ablacim meleklerimin sorularını size sorcam:)Allah bizi nasıl her yerde görüyor?onun gözlerimi var?peygamberimiz şimdi nerde ? Öldümü cennettemi?onların bu sorularında hem çok heycanlaniyorum hemde çok korkuyorum yanlış bişeyler sölemekten.bana önerebilceniz bikitap varmi?Rabb'ime emanet olun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esracığım
      soran ve düşünen çocukların olduğu için ne kadar şanslısın. Prof. Dr. mehmet emin ay hocanın çok iyi bir eseri var."çocuklarımıza allahı nasıl anlatalım." öncelikle onu oku :)

      Sil