Muhyiddin Şekur Hocayı dinledim dün gece.
Kızımı ve taze
bebeği dünürüme emanet edip, isil isil yağan yağmurda ıslanmayı, akşam
trafiğinde otobüste zorlu bir yolculuk yapmayı göze alarak düştüm yollara. İyi ki gitmişim.
Su üstüne yazı yazmak” ve “Gölgeler Kolidoru” nun yazarı Amerikalı Psikoloji profesör Üsküdarda
Meridyen derneğinin çalışmalarını yürüttüğü Sandıkçı dede tekkesinde, yüzyıllarca zikir
meydanı olarak değerlendirilen ve üç dervişin sandukasının kapıdan girenlere ”Huu”
dediği salonda yaptı konuşmasını.
“Ben kimseye bir şey öğretmek amacı ile
yazmadım bu kitapları, imanımı güçlendirme, insan olma yolculuğumda yaşadığım
deneyimleri öncelikle kendim için kaleme almıştım daha sonra Allah nasib etti
ve basıldılar “diye başladı konuşmasına ve devam etti “ Eğer benim
deneyimlerimi okuyorsanız bir hedefiniz olmalı. Bu kitabı okuduktan sonra kendi
potansiyelinizi yakalamak ve geliştirmek için kapamalısınız kitabın kapağını.” Hepimizin
sema yapışlarını hayranlıkla izlediğimiz Mevlevi dervişlerinden hareketle güzel
bir örnek verdi hoca “bir sema törenine gittiğinizde dervişlerin
dönüşleri, açılan tennureleri, fondaki
ney müziği hepsi sizi çok etkiler. Huşu içinde izlersiniz onları ama tören
bittiğinde siz yalnızca izleyen olarak kalırsınız. Orada dönen ve sema yapmış
olan dervişlerdir. İzlemek yapmak demek değildir. Dönen olun”
Şekuru dinlerken onun iki kitabını da
okumuş biri olarak okurken çok etkilendiğimi, başkalarına tavsiye ettiğimi ama
o günden bugüne hayatımda ne yazık ki artı olumlu bir değişiklik olmadığını
fark ettim derin bir acı ile. “Kitaplar boşa gitmiş bari semineri değerlendir”
dedim kendi kendime. Hem onun anlaşılır bir İngilizce ile yaptığı
konuşmasından hem de asistanının tercümesinden gönlüme düşenleri dikkatle not
aldım. “ Rabbim yazdıklarımı hayatıma geçirmek nasib etsin.” Duaları ile eve gelince tekrar tekrar okudum notlarımı.
Hoca konuşmasının biryerinde “ Sizi
mutlu eden, sizin için iyi olduğunu düşündüğünüz bir şeylerin gerçekleştiği zamanlarda
hemen başkaları için iyi bir şeyler yapın. Şükrünüz olur. Selam verin, tebessüm
edin, sadaka verin. Mutluluğunuz çoğalır. İşler kötü gidiyorsa kendinize
acımaktan vazgeçin ve sizden daha zor durumda olanlara çevirin yüzünüzü ve
onlara iyilik edin. Derdiniz azalır” dedi.
Ben de dün gecenin şükrü olarak
yazıyorum bu satırları. Benim gönlüme düşenler umarım okuyanların hayatına da
güzellikler katar.
21.
yüzyılın nimetleri aynı zamanda tuzak kuruyor
Şekur hoca konuşması süresince sık sık
içinde yaşadığımız yüzyılın bize sunduğu nimetlerin aynı zamanda dikkatimizin
dağılmasına ve zaman kaybı yaşamamıza neden olduğunu ifade etti. Cep
telefonlarımızın anı yaşamamızı engellediğini, bilgisayar başında geçirdiğimiz
zamanın ne kadarında zamanı israf ettiğimizi
iyi kontrol etmemiz gerektiğini vurguladı. “ Sizin gelişim yolculuğunuzu sekteye
uğratan çeldiricileri bulun ve onlarla
savaşın” dedi.
Kendime
not : Bir gün içinde maillerine bakarken yada Facebookta birilerinin paylaştığı çoğu incir tanesini
bir doldurmayacak kadar önemsiz şeyleri okurken ne kadar zaman harcıyorsun? Hesapla !
Bir süre daha elindeki külüstür cep telefonu ile idare et. İnternet dünyası cebine girerse hayatındaki çeldiriciler artacak.
Bir süre daha elindeki külüstür cep telefonu ile idare et. İnternet dünyası cebine girerse hayatındaki çeldiriciler artacak.
Zaman
Allahın tasarrufundadır.
Zamanın da yaratılmış olduğunu ve
Allahın tasarrufunda olduğunu anlatan Şekur Efendimizin miraç yolculuğunu
zamanın bereketlenmesi ve esnetilmesi ile ilgili örnek olarak verdi ve devam
etti “ “Peygamberimizin hayatındaki her şey bizlere örnek olması için yaşatılmıştır.
Bu demektir ki biz de “an”a çok kıymetli işleri sığdırabiliriz. Öyle yaşayalım
ki bir saat bir hafta gibi bereketli olsun. Her birimize hediye edilmiş bir
zaman dilimi var ve sonunda ölüm var.” Dedikten sonra zamanı israf etmemek ve
doğru değerlendirmek için önce şu an ki durumumuzla ilgili doğru tespitler
yapmanın önemini vurguladı. Şekur Steven Covey’in zaman yönetimi kitabında
anlatılan kavanoz deneyini de aktardı (
bu deneyde bir miktar kum, bir miktar çakıl, bir bardak su ve 4-5 patates
büyüklüğünde kaya alınır. Kavanoza önce
kum , çakıl ve su konunca kavanozun yarısı dolduğu için kayaların bir kısmı
açıkta kalır. Ama kavanoza önce kayaları koyarsanız onların aralarında oluşan
boşluğa önce çakıltaşları daha sonra kum
döküldüğünde her şey kavanoza sığar. Bu kavanoz insanın bir gününü temsil eder.
) ve sordu “ sizin kayalarınız yani öncelikleriniz neler? Bir gününüzün
ne kadarını boş işler dolduruyor ve ardından hangi işleri
yetiştiremediğiniz için dertleniyorsunuz?”
Kendime not : Yıllardır Steven Coveyin kavanoz örneğini seminerlerinde anlatan bir
olarak uzun zamandır öncelikli kayalarımı
gözden geçirmediğimin farkına vardım. Hayatımda en çok nelere zaman
ayırıyorum tekrar gözden geçirmem lazım. Kavanoza ilk konacak kayalarımdan biri Kuran çalışmaları olmalı.
Hergün mutlaka Kuran-ı kerimle anlamlı zaman geçirmeliyim.
Şükürsüzlük
Küfürden daha kötüdür
Muhyiddin Şekur hocanın gece boyu
üzerinde durduğu en önemli şeylerden biri de şükretmek becerisi idi. Bununla
ilgili yaşadığı önemli bir deneyimi
bizimle paylaştı “ Tasavvufla
ilgilenmeye başladığım yıllardı. Bir akşam mürşidim bir yıl boyunca
Elhamdulillah dememi istemediğini söyledi. Başta şaşırdım ve sinirlendim.
Şükretmenin hamd etmenin dindeki yerini bilen biri olarak itiraz ettim, daha
sonra mürşidimin hayatıma kattığı güzellikleri düşünerek herhalde vardır bir
hikmeti dedim ve kabul ettiğimi söyledim. Bu konuşmanın ardından dışarı
çıktığımda bir arkadaşla karşılaştım. Aramızda şöyle bir konuşma geçti ;
-
Selamun aleyküm
Muhyiddin kardeş. Nasılsın?
-
Elh…….!
-
Ailen nasıl?
-
Elh……!
Şeyhime söz verdiğim için
dilimin alışkanlıkla söylediği Elhamdulillahları yutmak zorunda kaldım. Bir yıl
boyunca bunu bir çok deflara yaşadım ve fark ettim ki ben Elhamdulillahları
tamamen dil alışkanlığı ile söylüyormuşum. Fark ettim ki Elhamdulillahların
içinde ne şükür ne hamd ne de düşünce varmış. “
ve devam etti. “ Rutinlerinizin dışına çıkın. Farkındalıklarınızı arttırın. Hayatınızda iyi
giden şeyleri yazın. Bir şükür listesi çıkarın. Aldığınız nefesle başlayın
yazmaya. Gören gözünüzü, tat alan dilinizi de yazın. Liste uzadıkça
şaşkınlığınız artacak ve şükürsüzlüğünüzün farkına varacaksınız. Unutmayın
şükürsüzlük küfürden daha kötüdür”
Hocanın söylediklerinden
beni en çok etkileyen cümle ise şuydu ”Bu koca kainatta Allahın sizin küçücük
dünyanızı ne kadar önemsediğini ve lütfettiğini fark ettikçe imanınız artar”
Kendime not: Unutma! Hayatındaki her şeye sen hakkettiğin için
değil o verdiği için sahipsin.
Geri
dönülemez pişmanlıktır cehennem!
Sorular bölümünde geçildiğinde, “Yaptıklarımın
yanlış olduğunu biliyorum ama yapmaktan vaz geçemiyorum. Cehennemlik miyim?
Diye bir soru gelince Muhyiddin Şekur “hata yapan hata yaptığını biliyorsa bu
çok büyük bir merhaledir “ dedi ve devam etti. “ Nefs öldürülecek bir şey
değildir. Geliştirilecek bir şeydir. Az gelişmiş bencil ben’e Nefs denir. Hata
yapanın hata yaptığını fark ettikten
sonra Allahtan bu konuda yardım talep etmesi gelişme yolculuğunun başlamasıdır
“. Ardından “Cehennem nedir?” diye sordu
ve devam etti. “ Bu dünyadan ayrılınca hala yaşadığınızı fark edersiniz. Artık
dünyayı daha yukarıdan gözlemlemektesinizdir. Hatalarınızı düzeltmek, iyi bir
şeyler yapabilmek için size sunulan şanslara bir kol mesafesi uzaklıkta
olduğunuzu ancak o esnada başka işlerle meşgul olduğunuz için o fırsatı
kaçırdığınızı gördüğünüzde hissettiğiniz geri dönülemez pişmanlıktır cehennem”
Kendime
not : Gözünü dört aç. Ayağına gelen sevap fırsatlarını kaçırma.
Son söz : Muhyiddin Şekur hoca gecenin
ilerleyen saatlerinde konuşmasını şu sözlerle bitirdi “ Eğer biri sizin
verdiğiniz bir şeyi kabul ediyorsa ASLINDA O SİZE İYİLİK EDİYORDUR.
Umarım Prof. Dr. Muhyiddin ŞEKUR beyden
gönlüme düşenler sizin gönlünüzde de kıpırtılar oluşturur. Siz ve ben birbirine
iyilik edenlerden oluruz.
Merhaba Hocam,
YanıtlaSilBu sabah güne, blog yazınızı okuyarak başladım. Yazınızın duyurusunu nereden aldım? Facebook sayfamdan...:)
Muhyiddin Şekur Hoca'yı sizinle birlikte Konya' da dinlemiştik.O gün ki konuşmasında neden " Psikoloji ve Davranış Bilimlerini" tercih ettiğini anlatmıştı.İnsanın kendini bilmesinin ve farkındalığın ne kadar önemli olduğundan bahsetmişti aklımda kaldığı kadarıyla... Aldığınız notlardan beni en çok etkileyen bölümü " Dönen Olun.." oldu.İki kelimeden oluşan; ama üzerine saatlerce konuşulup, sayfalarca yazılacak iki kelime!..Allah dönen olmayı nasip etsin inşallah, diyerek size teşekkür etmek istiyorum. Sağ olun, var olun. İyi ki hayatımdasınız.
Hürriyet hocam
SilKonyada dinlediğimizde de etkilenmiştim hocadan . ancak aklımdan uçtu gitti anlattıkları. Bu sefer hemen yazdım ki şahitler olsun ve birbirimizi seyreden değil dönenlerden olmak için dürtelim :)
Paylaşımınız için teşekkürler hocammm...
YanıtlaSilNe güzel olur bunu alışkanlık haline getirebilirsek...
“ Sizi mutlu eden, sizin için iyi olduğunu düşündüğünüz bir şeylerin gerçekleştiği zamanlarda hemen başkaları için iyi bir şeyler yapın. Şükrünüz olur. Selam verin, tebessüm edin, sadaka verin. Mutluluğunuz çoğalır. İşler kötü gidiyorsa kendinize acımaktan vazgeçin ve sizden daha zor durumda olanlara çevirin yüzünüzü ve onlara iyilik edin. Derdiniz azalır”
Muhiddin hocamı hiç dinlemek nasip olmadı ama tüm röportajlarını kitaplarını notlar alarak okumaya çalışıyorum. Dinlemeyi çok çok ,isterdim. Bugün elimde yine su üstüne yazı yazmak ve yine bir şeyler ararken sizin yazınız ilk karşıma çıktı. Ne güzel fırsatlar ne güzel anlarda çıkıyorsunuz karşıma ve yine sizden bana öğrenme ve düşünme üzerine damlalar akıyor. Siz öğrenin Nurten öğretmenim ve bize hep öğretmeye devam edin olur mu? Kudret...
YanıtlaSil