1 Aralık 2012 Cumartesi

MUHYİDDİN ŞEKUR DAN GÖNLÜME DÜŞENLER



Muhyiddin Şekur Hocayı dinledim dün gece.
Kızımı ve taze bebeği dünürüme emanet edip, isil isil yağan yağmurda ıslanmayı, akşam trafiğinde otobüste zorlu bir yolculuk yapmayı göze alarak  düştüm yollara. İyi ki gitmişim.
Su üstüne yazı yazmak” ve “Gölgeler Kolidoru” nun yazarı Amerikalı Psikoloji profesör Üsküdarda Meridyen derneğinin çalışmalarını yürüttüğü  Sandıkçı dede tekkesinde, yüzyıllarca zikir meydanı olarak değerlendirilen  ve   üç dervişin sandukasının kapıdan girenlere ”Huu” dediği salonda  yaptı konuşmasını.
“Ben kimseye bir şey öğretmek amacı ile yazmadım bu kitapları, imanımı güçlendirme, insan olma yolculuğumda yaşadığım deneyimleri öncelikle kendim için kaleme almıştım daha sonra Allah nasib etti ve basıldılar “diye başladı konuşmasına ve devam etti “ Eğer benim deneyimlerimi okuyorsanız bir hedefiniz olmalı. Bu kitabı okuduktan sonra kendi potansiyelinizi yakalamak ve geliştirmek için kapamalısınız kitabın kapağını.”   Hepimizin sema yapışlarını hayranlıkla izlediğimiz Mevlevi dervişlerinden hareketle güzel bir örnek verdi hoca “bir sema törenine gittiğinizde dervişlerin dönüşleri,  açılan tennureleri, fondaki ney müziği hepsi sizi çok etkiler. Huşu içinde izlersiniz onları ama tören bittiğinde siz yalnızca izleyen olarak kalırsınız. Orada dönen ve sema yapmış olan dervişlerdir. İzlemek yapmak demek değildir. Dönen olun

Şekuru dinlerken onun iki kitabını da okumuş biri olarak okurken çok etkilendiğimi, başkalarına tavsiye ettiğimi ama o günden bugüne hayatımda ne yazık ki artı olumlu bir değişiklik olmadığını fark ettim derin bir acı ile. “Kitaplar boşa gitmiş bari semineri değerlendir” dedim kendi kendime.  Hem  onun anlaşılır bir İngilizce ile yaptığı konuşmasından hem de asistanının tercümesinden gönlüme düşenleri dikkatle not aldım. “ Rabbim yazdıklarımı hayatıma geçirmek nasib etsin.” Duaları ile  eve gelince tekrar tekrar okudum notlarımı.
Hoca konuşmasının biryerinde “ Sizi mutlu eden, sizin için iyi olduğunu düşündüğünüz bir şeylerin gerçekleştiği zamanlarda hemen başkaları için iyi bir şeyler yapın. Şükrünüz olur. Selam verin, tebessüm edin, sadaka verin. Mutluluğunuz çoğalır. İşler kötü gidiyorsa kendinize acımaktan vazgeçin ve sizden daha zor durumda olanlara çevirin yüzünüzü ve onlara iyilik edin. Derdiniz azalır” dedi.
Ben de dün gecenin şükrü olarak yazıyorum bu satırları. Benim gönlüme düşenler umarım okuyanların hayatına da güzellikler katar.
21. yüzyılın nimetleri aynı zamanda tuzak kuruyor
Şekur hoca konuşması süresince sık sık içinde yaşadığımız yüzyılın bize sunduğu nimetlerin aynı zamanda dikkatimizin dağılmasına ve zaman kaybı yaşamamıza neden olduğunu ifade etti. Cep telefonlarımızın anı yaşamamızı engellediğini, bilgisayar başında geçirdiğimiz zamanın ne kadarında zamanı israf ettiğimizi  iyi kontrol etmemiz gerektiğini vurguladı.  “ Sizin gelişim yolculuğunuzu sekteye uğratan  çeldiricileri bulun ve onlarla savaşın” dedi.  
Kendime not : Bir gün içinde maillerine bakarken yada Facebookta  birilerinin paylaştığı çoğu incir tanesini bir doldurmayacak kadar önemsiz şeyleri okurken ne kadar zaman harcıyorsun?  Hesapla !
Bir süre daha elindeki külüstür cep telefonu ile idare et. İnternet dünyası cebine girerse hayatındaki çeldiriciler artacak.
Zaman Allahın tasarrufundadır.
Zamanın da yaratılmış olduğunu ve Allahın tasarrufunda olduğunu anlatan Şekur Efendimizin miraç yolculuğunu zamanın bereketlenmesi ve esnetilmesi ile ilgili örnek olarak verdi ve devam etti “ “Peygamberimizin hayatındaki her şey bizlere örnek olması için yaşatılmıştır. Bu demektir ki biz de “an”a çok kıymetli işleri sığdırabiliriz. Öyle yaşayalım ki bir saat bir hafta gibi bereketli olsun. Her birimize hediye edilmiş bir zaman dilimi var ve sonunda ölüm var.” Dedikten sonra zamanı israf etmemek ve doğru değerlendirmek için önce şu an ki durumumuzla ilgili doğru tespitler yapmanın önemini vurguladı. Şekur Steven Covey’in zaman yönetimi kitabında anlatılan kavanoz deneyini de aktardı  ( bu deneyde bir miktar kum, bir miktar çakıl, bir bardak su ve 4-5 patates büyüklüğünde  kaya alınır. Kavanoza önce kum , çakıl ve su konunca kavanozun yarısı dolduğu için kayaların bir kısmı açıkta kalır. Ama kavanoza önce kayaları koyarsanız onların aralarında oluşan boşluğa  önce çakıltaşları daha sonra kum döküldüğünde her şey kavanoza sığar. Bu kavanoz insanın bir gününü temsil eder. ) ve sordu “ sizin kayalarınız yani öncelikleriniz neler?  Bir gününüzün  ne kadarını boş işler dolduruyor ve ardından hangi işleri yetiştiremediğiniz için dertleniyorsunuz?”
Kendime not : Yıllardır Steven Coveyin kavanoz örneğini seminerlerinde anlatan bir olarak uzun zamandır öncelikli kayalarımı  gözden geçirmediğimin farkına vardım. Hayatımda en çok nelere zaman ayırıyorum tekrar gözden geçirmem lazım. Kavanoza ilk konacak  kayalarımdan biri Kuran çalışmaları olmalı. Hergün mutlaka Kuran-ı kerimle anlamlı zaman geçirmeliyim.

Şükürsüzlük Küfürden daha kötüdür
Muhyiddin Şekur hocanın gece boyu üzerinde durduğu en önemli şeylerden biri de şükretmek becerisi idi. Bununla ilgili  yaşadığı önemli bir deneyimi bizimle  paylaştı “ Tasavvufla ilgilenmeye başladığım yıllardı. Bir akşam mürşidim bir yıl boyunca Elhamdulillah dememi istemediğini söyledi. Başta şaşırdım ve sinirlendim. Şükretmenin hamd etmenin dindeki yerini bilen biri olarak itiraz ettim, daha sonra mürşidimin hayatıma kattığı güzellikleri düşünerek herhalde vardır bir hikmeti dedim ve kabul ettiğimi söyledim. Bu konuşmanın ardından dışarı çıktığımda bir arkadaşla karşılaştım. Aramızda şöyle bir konuşma geçti ;
-          Selamun aleyküm Muhyiddin kardeş. Nasılsın?
-          Elh…….!
-          Ailen nasıl?
-          Elh……!
Şeyhime söz verdiğim için dilimin alışkanlıkla söylediği Elhamdulillahları yutmak zorunda kaldım. Bir yıl boyunca bunu bir çok deflara yaşadım ve fark ettim ki ben Elhamdulillahları tamamen dil alışkanlığı ile söylüyormuşum. Fark ettim ki Elhamdulillahların içinde ne şükür ne hamd ne de düşünce varmış. “  ve devam etti. “ Rutinlerinizin dışına çıkın.  Farkındalıklarınızı arttırın. Hayatınızda iyi giden şeyleri yazın. Bir şükür listesi çıkarın. Aldığınız nefesle başlayın yazmaya. Gören gözünüzü, tat alan dilinizi de yazın. Liste uzadıkça şaşkınlığınız artacak ve şükürsüzlüğünüzün farkına varacaksınız. Unutmayın şükürsüzlük küfürden daha kötüdür” 
Hocanın söylediklerinden beni en çok etkileyen cümle ise şuydu ”Bu koca kainatta Allahın sizin küçücük dünyanızı ne kadar önemsediğini ve lütfettiğini fark ettikçe imanınız artar”

Kendime not: Unutma!  Hayatındaki her şeye sen hakkettiğin için değil o verdiği için sahipsin.
Geri dönülemez pişmanlıktır cehennem!
Sorular bölümünde geçildiğinde, “Yaptıklarımın yanlış olduğunu biliyorum ama yapmaktan vaz geçemiyorum. Cehennemlik miyim? Diye bir soru gelince Muhyiddin Şekur “hata yapan hata yaptığını biliyorsa bu çok büyük bir merhaledir “ dedi ve devam etti. “ Nefs öldürülecek bir şey değildir. Geliştirilecek bir şeydir. Az gelişmiş bencil ben’e Nefs denir. Hata yapanın  hata yaptığını fark ettikten sonra Allahtan bu konuda yardım talep etmesi gelişme yolculuğunun başlamasıdır “. Ardından  “Cehennem nedir?” diye sordu ve devam etti. “ Bu dünyadan ayrılınca hala yaşadığınızı fark edersiniz. Artık dünyayı daha yukarıdan gözlemlemektesinizdir. Hatalarınızı düzeltmek, iyi bir şeyler yapabilmek için size sunulan şanslara bir kol mesafesi uzaklıkta olduğunuzu ancak o esnada başka işlerle meşgul olduğunuz için o fırsatı kaçırdığınızı gördüğünüzde hissettiğiniz geri dönülemez pişmanlıktır cehennem”
Kendime not : Gözünü dört aç. Ayağına gelen sevap fırsatlarını kaçırma.
Son söz : Muhyiddin Şekur hoca gecenin ilerleyen saatlerinde konuşmasını şu sözlerle bitirdi “ Eğer biri sizin verdiğiniz bir şeyi kabul ediyorsa ASLINDA O SİZE İYİLİK EDİYORDUR.
Umarım Prof. Dr. Muhyiddin ŞEKUR beyden gönlüme düşenler sizin gönlünüzde de kıpırtılar oluşturur. Siz ve ben birbirine iyilik edenlerden oluruz.  

4 yorum:

  1. Merhaba Hocam,
    Bu sabah güne, blog yazınızı okuyarak başladım. Yazınızın duyurusunu nereden aldım? Facebook sayfamdan...:)
    Muhyiddin Şekur Hoca'yı sizinle birlikte Konya' da dinlemiştik.O gün ki konuşmasında neden " Psikoloji ve Davranış Bilimlerini" tercih ettiğini anlatmıştı.İnsanın kendini bilmesinin ve farkındalığın ne kadar önemli olduğundan bahsetmişti aklımda kaldığı kadarıyla... Aldığınız notlardan beni en çok etkileyen bölümü " Dönen Olun.." oldu.İki kelimeden oluşan; ama üzerine saatlerce konuşulup, sayfalarca yazılacak iki kelime!..Allah dönen olmayı nasip etsin inşallah, diyerek size teşekkür etmek istiyorum. Sağ olun, var olun. İyi ki hayatımdasınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hürriyet hocam
      Konyada dinlediğimizde de etkilenmiştim hocadan . ancak aklımdan uçtu gitti anlattıkları. Bu sefer hemen yazdım ki şahitler olsun ve birbirimizi seyreden değil dönenlerden olmak için dürtelim :)

      Sil
  2. Paylaşımınız için teşekkürler hocammm...
    Ne güzel olur bunu alışkanlık haline getirebilirsek...
    “ Sizi mutlu eden, sizin için iyi olduğunu düşündüğünüz bir şeylerin gerçekleştiği zamanlarda hemen başkaları için iyi bir şeyler yapın. Şükrünüz olur. Selam verin, tebessüm edin, sadaka verin. Mutluluğunuz çoğalır. İşler kötü gidiyorsa kendinize acımaktan vazgeçin ve sizden daha zor durumda olanlara çevirin yüzünüzü ve onlara iyilik edin. Derdiniz azalır”

    YanıtlaSil
  3. Muhiddin hocamı hiç dinlemek nasip olmadı ama tüm röportajlarını kitaplarını notlar alarak okumaya çalışıyorum. Dinlemeyi çok çok ,isterdim. Bugün elimde yine su üstüne yazı yazmak ve yine bir şeyler ararken sizin yazınız ilk karşıma çıktı. Ne güzel fırsatlar ne güzel anlarda çıkıyorsunuz karşıma ve yine sizden bana öğrenme ve düşünme üzerine damlalar akıyor. Siz öğrenin Nurten öğretmenim ve bize hep öğretmeye devam edin olur mu? Kudret...

    YanıtlaSil